Scientia, Fortitudo et Virtus (Bilgi, Cesaret ve Fazilet)

18 Ekim 2021

Hangisi?… Doğal bağışıklık mı, aşılarla olan bağışıklık mı?…

 Gönderi tarihi 

COVİD’e yakalanmış kişilerin gerçekten aşıya ihtiyacı var mı? Virüsle ilgili neredeyse her şey gibi bu da çok karmaşık bir durum...

COVİD enfeksiyonundan iyileşen insanlar virüse karşı bir miktar korumaya sahip oluyorlar. Ancak bağışıklıklarının gücü ve dayanıklılığı, yaşlarına, sağlık durumlarına ve ilk enfeksiyonun ciddiyetine bağlı gibi gözüküyor.

Bağışıklığınızın ne kadar güçlü ve ne kadar dayanıklı olduğu, enfeksiyonun ne kadar şiddetli olduğuna bağlı görünüyor: ne kadar şiddetli, o kadar koruyucu.

Doğal bağışıklığın bazı faydaları

  • Önceki enfeksiyondan gelen antikorlar daha çeşitlidir ve aşılar tarafından üretilenlerden daha geniş bir varyant yelpazesini savuşturabilir.
  • Doğal enfeksiyon aynı zamanda burun ve boğazdaki savunmaları da uyarır. Yani, tam olarak ikinci bir enfeksiyonu önlemek için ihtiyaç duyulan yerde savunma yaratır. Aşılar ise esas olarak kanda antikor üretir.
  • Virüsün parçaları enfeksiyondan sonra haftalarca vücutta kalabilir, bu da bağışıklık sistemine virüsle savaşmayı öğrenmesi için daha fazla zaman verirken, aşı tarafından taşınan proteinler vücuttan hızla yok olur.
  • Uzun vadede, tıpkı aşılar gibi enfeksiyona karşı kurşun geçirmez değiliz. Doğal bağışıklık, semptomlar üreten yeniden enfeksiyona karşı en az birkaç ay veya muhtemelen bir yıl koruma sağlıyor gibi görünüyor.

Doğal bağışıklığın gücü lehine en çok alıntı yapılan çalışma İsrail’den geldi… LİNK..

Çalışma, aşılamadan sonra ortaya çıkan enfeksiyonların, aşılanmamış kişilerde yeniden enfeksiyondan 13 kat daha olası olduğunu ve semptomatik aşı sonrası enfeksiyonlarının, semptomatik yeniden enfeksiyondan 27 kat daha olası olduğunu buldu.

Ancak uzmanlar, sonuçlardan doğal bağışıklığın aşılardan korunmadan daha üstün olduğu çıkarımına karşı uyardı. Aşılanan grubun bağışıklık tepkileri zayıf birçok insanı içerdiğini ve bu nedenle daha fazla enfeksiyona yakalanmalarının normal olduğu diğer bilim insanlarınca belirtildi. Dolayısı ile, hiç enfekte olmamış insanlar (özellikle yaşlı ve bir hastalığı bulunanlar) için aşılar, Covid-19’dan çok daha güvenli ve çok daha az kumardır. Hiç kimse doğal enfeksiyon yoluyla bağışıklık kazanmaya çalışmamalıdır.

Kaynak: NYT

Daha detaylı bilgilenmek istersen…:

Uyarlanabilir (adaptif ya da kazanılmış) bağışıklık tepkileri, viral temizlenmede ve yeniden enfeksiyona karşı korumada kritik roller oynar ve SARS-CoV-2 de bir istisna değildir. İstisnai olan, pandeminin ilk 20 ayı boyunca araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen virüse karşı bağışıklık tepkisinin hızlı karakterizasyonudur. Bu bize SARS-CoV-2 hakkında uzun süredir bizimle olan birçok virüs hakkında sahip olduğumuzdan daha ayrıntılı bir anlayış sağladı.

Pandemi, bilim insanlarını ve halkı benzer şekilde meşgul etti ve seroprevalans, nötralize edici antikorlar, antikor kaçışı ve aşı sertifikaları gibi terimler geniş bir topluluğa aşina hale geldi. Burada, ciddi olmayan vakalara ve özellikle anti-spike (S) Ab yanıtlarına odaklanarak, B hücresi ve SARS-CoV-2’ye karşı antikor (Ab) yanıtlarıyla ilgili temel bulguları gözden geçiriyoruz.

Antikorlar (Ab’ler), viral enfeksiyona veya aşılamaya yanıt olarak B hücreleri tarafından üretilir. İşlenmemiş antijeni bağlayabilen anahtar efektör moleküller olarak, sonraki maruziyetlere karşı ilk savunma hattını sağlarlar. Akut bir enfeksiyon sırasında kısa ömürlü plazma hücreleri tarafından üretilen güçlü Ab yanıtlarına ek olarak, patojene özgü Ab’lerin daha düşük seviyeleri, yapısal olarak kemik iliğinde uzun ömürlü plazma hücreleri tarafından üretilir ve patojenle yıllar sonra karşılaşma sırasında bile serolojik hafıza sağlar. Salgılanan çözünür proteinler olarak, kandaki Abs ölçümü, geçmiş enfeksiyonlara ve aşılara verilen yanıtları belirlemeyi amaçlayan ölçeklenebilir teşhisler için uygundur. Aslında çoğu viral enfeksiyon ve aşı, viral yüzey yapılarını bağlayan ve hedef hücrelere virüs girişini bloke eden nötralize edici Ab’lerin indüklenmesi yoluyla yeniden enfeksiyona karşı koruma sağlar.

Doğal enfeksiyon sırasında, CD8+ (sitotoksik) T hücreleri, halihazırda enfekte olmuş hücreleri ortadan kaldırma yetenekleriyle enfeksiyonu içermek için önemli bir tamamlayıcı rol oynarken, CD4+ yardımcı T hücreleri, diğer işlevlerin yanı sıra, Ab yanıtlarının gelişimini destekleyen sinyaller sağlar.

Yanıtın dayanıklılığı ve epitop özgüllükleri dahil olmak üzere, SARS-CoV-2’ye karşı Ab yanıtının nicel ve nitel yönleri hakkında bilgi, anti-viral bağışıklık anlayışımızın merkezinde yer alır ve halk sağlığına ve klinik önlemlere rehberlik edebilecek bilgiler sunar. Virüs 2019’un sonlarında ortaya çıktığından beri, viral klirenste farklı bağışıklık fonksiyonlarının rollerini anlamak amacıyla SARS-CoV-2’ye karşı doğuştan gelen ve adaptif bağışıklık tepkilerinin karakterizasyonuna yönelik çok çaba sarf edildi.

Diğer viral enfeksiyonlarda olduğu gibi, T ve B hücreleri, SARS-CoV-2’yi kontrol etmek için öğretici doğuştan gelen bağışıklık sistemi ile birlikte uyum içinde çalışır; adaptif kollar farklı tepki kinetikleri, antijen tanıma modu, efektör işlevler ve immünolojik bellek sergiler ve sıklıkla aşağıdakilerle uyumludur.

SARS-CoV-2 vakalarının büyük çoğunluğu asemptomatik veya hafif hastalıkla sonuçlandığından (yaşlı vakalarda hastalık daha sık gelişir), bağışıklık sistemimiz genellikle çeşitli miyeloid, lenfoid ve hematopoietik olmayan yanıtlar verir.

Bununla birlikte, potansiyel olarak oto-reaktif antikorlar ve akut COVID-19 sonrası sendromunda kalıcı yorgunluk veya ‘Uzun Covid’ gibi COVID-19’un daha uzun vadeli sonuçları, bireylerin bir alt kümesini etkiler, daha fazla araştırma gerektirir.

Doğal enfeksiyondan kaynaklanan seroprevalans, dünya çapında pandemiyi yavaşlatma üzerinde büyük bir etkiye sahip olmak için hala çok düşük olsa da, küresel ölçekte devam eden viral yayılma ve aşı sunumları, duyarlı bireyler havuzunun azalmasına katkıda bulunacaktır.

Burada, önemli SARS-CoV-2 popülasyon seroloji çalışmalarına ve Ab ve bellek B hücre yanıtının nitel yönlerini açıklayan yeni araştırmalara atıfta bulunarak B hücresi ve SARS-CoV-2’ye Ab yanıtı hakkında mevcut bilgileri özetliyoruz.

SARS-COV-2’ye B Hücresi Tepkisi

Viral enfeksiyonlara karşı bağışıklık tepkimiz, istilacı patojenle adım adım mücadele eden işlevleri devreye sokar (Şekil). İlk devreye giren, yabancı viral materyali tanıyan ve ortadan kaldıran ve virüsün komşu hücrelere yayılmasını sınırlayan bir sinyal kaskadı (şelalesi) aktive eden doğuştan gelen bağışıklık sistemidir. Doğuştan gelen bağışıklık sistemi, deneysel olarak kanıtlanması zor olsa da, çocuklarda ve genç erişkinlerde asemptomatik veya hafif enfeksiyonlar gibi bazı durumlarda SARS-CoV-2’yi içermek için görevin önemli bir bölümünü yapabilir.

image
(a) SARS-CoV-2 enfeksiyonunu takiben doğuştan gelen ve edinilmiş bağışıklık tepkilerinin kinetiği. Virüse maruz kaldıktan hemen sonra doğuştan gelen bağışıklık sistemi tarafından hızlı etkiyi takiben, ilk haftalarda B ve T hücre tepkileri gelişir. Kısa ömürlü IgM antikorları, başlangıçta B hücrelerine yanıt vererek üretilir ve bunu daha kalıcı ve yüksek afiniteli sınıf geçişli bir yanıt izler. (b) Çok çeşitli virüse özgü antikorların üretimi. Aynı kökenli antijen karşılaşmasından sonra, aktive edilmiş saf B hücreleri, yüksek afiniteli bir antikor repertuarı oluşturmak için T hücresi yardımını aldıkları germinal merkeze (GC) girer. Kısa ömürlü periferik plazma hücreleri, enfeksiyon sırasında çoğu antikor üretirken, GC’den türetilen bellek B hücreleri ve kemik iliğinde yerleşik plazma hücreleri, yeniden enfeksiyona karşı uzun süreli koruma sağlamak için işbirliği yapar. (c) Viral klirensi (temizlemeyi) takiben antikor yanıtının olgunlaşması. Virüs replikasyonu kontrol edildikten sonra antikor yanıtının büyüklüğü kademeli olarak azalırken, B hücre yanıtının kalitesi enfeksiyondan sonraki birkaç ay boyunca iyileşmeye devam eder.

Kısa bir süre sonra, MHC sınıf I ve II molekülleri tarafından sunulan işlenmiş Ag’yi (antijeni) tanıyan T hücreleri, enfekte olmuş hücreleri yok etmek ve bağışıklık tepkisini düzenlemek için toplanırken, IgM tepkisi paralel olarak gelişir. Çok faydalı olan anti-viral IgM, enfeksiyona yanıt olarak üretilen ilk izotip olarak enfeksiyonun erken evrelerinde önemli bir rol oynar. SARS-CoV-2 nekahat dönemi (konvelesan) sırasında periferik B hücrelerinin immünofenotiplenmesi, henüz açılmamış IgM+ bellek B hücrelerinin yanı sıra klasik, aktive almuş (açılmış) B hücrelerinin dolaşımdaki bellek popülasyonunun bir parçasını oluşturduğunu ve aylarca stabil kalabileceğini göstermiştir. Çeşitli SARS-CoV-2 epitoplarına reaktif olan bellek T hücreleri, nekahat dönemindeki bireylerde saptanabilir. Bununla birlikte, B hücrelerine nazaran, çapraz reaktif T hücrelerinin, SARS-CoV-2’ye maruz kalmayan pandemi öncesi ve seronegatif bireylerin yüksek bir yüzdesinde mevcut olduğu gösterildi. Raporlar, daha önce endemik koronavirüslere (CoV’ler) maruz kalmanın ortaya çıkardığı çapraz reaktif IgM bellek B hücrelerinin SARS-CoV-2’ye yanıtta devreye girebileceğini, IgG’nin ise özellikle spike glikoproteinine yani SARS-CoV-2 için yüksek düzeyde özgüllük gösterdiğini ortaya koymuştur. Endemik CoV’lere önceden verilen yanıtların klinik COVID-19’a karşı bir düzeyde koruma sağlayıp sağlamadığı daha fazla araştırma gerektirmektedir.

SARS CoV-2’ye de novo B hücresi tepkileri, virüse karşı etkili nötralize edici antikorlar üretmek için kritik öneme sahiptir. Viral klirensle nispeten hızlı bir şekilde azalan ilk IgM yanıtını takiben, öncelikle IgG ve IgA olmak üzere sınıf geçişli (calss-switching) antikorlar üretilir. Akut enfeksiyonlardan sonra, IgG titreleri aylar veya yıllar boyunca yüksek ve nispeten stabil kalır. Tepkinin ne kadar hızlı düştüğü, bazen tespitin ötesinde, tepe tepkinin büyüklüğüne, ilgili antikorların alt tiplerine ve kısa ömürlü ve uzun ömürlü plazma hücrelerinin dolaşımdaki IgG seviyelerinin nispi katkısına bağlıdır. Yeniden enfeksiyon durumunda, antijene özgü bellek B hücreleri hızla devreye girerek immünolojik verimliliği artırır. Bunu, tekrarlanan antijenik stimülasyonun immünolojik korumayı desteklemesi takip eder; bununla birlikte, farklı virüs varyantlarının ortaya çıkmasıyla birlikte S glikoproteinindeki anahtar antikor epitoplarındaki mutasyonlar devreye girdiğinden, koruyucu bağışıklık seviyesi tehlikeye girebilir. Bu nedenle, daha önce bir suşa maruz kalmanın neden olduğu bağışıklığın, daha uzun zaman dilimlerinde diğerlerine karşı koruma derecesi henüz belirlenmemiştir. Ayrıntılı moleküler karakterizasyonlarının yanı sıra, enfeksiyon ve aşılamadan sonra B hücrelerinin akıbetine ilişkin gelecekteki çalışmalar, B hücre belleğinin yapısını, gücünü ve uzun ömürlülüğünü etkileyen faktörleri daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Ayrıca, T hücreleri adaptif bağışıklık tepkisinin diğer büyük kolunu oluşturduğundan T ve B hücreleri arasındaki işbirliğini tanımlayan çalışmalar, SARS kontrolünü tam olarak anlamak için avantaj sağlayacaktır…

Kaynak: Immunity to SARS-CoV-2 induced by infection or vaccination

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder