Scientia, Fortitudo et Virtus (Bilgi, Cesaret ve Fazilet)

18 Ekim 2021

Çin’in İnaktif Virüs Aşısı “CoronaVac” nasıl çalışıyor?

 Gönderi tarihi 

Dr. Melih Özel’in (@A_Melih_Ozel) Twitter akışından…

Resimlendirme, NYT’nin izniyle https://www.nytimes.com/interactive/2020/health/sinovac-covid-19-vaccine.html

Çin’de üretilen ve ülkemizde kullanıma gireceği kesinleşen şu Covid-19 aşısı nedir, nasıl üretildi, nasıl etkili olacak, korkalım mı? Ya da “yok canım korkacak bir şey yok” mu? Hastalarımız, eşimiz dostumuz çok soru soruyor. Vaktiniz var mı? Biraz anlatayım mı?

Çin’de Sinovac firmasının ürettiği bir aşı bu CoronaVac. İnaktive edilmiş virüs aşısı. Çok uzun yıllardır kullanılanlara benzer klasik bir viral enfeksiyon aşısı. 23 Aralık’ta Brezilya’da bu aşıya ait çalışmaların sonuçları açıklandı. Ama açıklamalar aydınlatıcı olmaktan uzak; hatta kafaların daha da karışmasına neden oldu. Zira etkinlik olarak ifade edilen oranlar, aşının başarı oranı olarak algılanınca, herkes “% 50 etkinlik de nedir?” demeye başladı. Hadi gelin teknik terminoloji, jargon kullanmamaya çalışarak şu aşıyı bir inceleyelim.

CoronaVac, virüsün kendisinden elde edilen bir aşı. Bağışıklık sistemine virüse karşı antikor üretmeyi öğretiyor. Bu antikorlar da virüsün yüzeyinde bulunan ve “spike proteinleri” adı verilen viral proteinler vb antijenlere bağlanarak virüsün aktivitesini kaybetmesini sağlıyor.

Coronavirüsü elde edebilmek için Çin, İngiltere, İtalya, İspanya ve İsviçre’de hastalardan virüs örnekleri alındı. Ardından maymun böbrek hücrelerinde büyük miktarlara çoğaltılan bu örnekler, beta-propiolactone adlı bir kimyasal kullanılarak deyim yerinde ise felç edildiler.

Bu kimyasal madde virüsün genlerine bağlanarak artık çoğalmasına engel oluyor yani virüs inaktif hale geliyor ve inaktif hale gelen virüs artık çoğalma özelliğini kaybediyor. Ama (işte en önemli noktaya geldik) yüzey proteinleri, bu arada spike proteinleri sağlam olarak duruyor.

Sonraki aşamada inaktive edilen virüsler alınarak adjuvan adı verilen bir madde ile karıştırılıyor. Bu adjuvan madde bağışıklık sistemimizin aşıya karşı yanıtını güçlendirme özelliğine sahip olduğu için önem taşıyor.

İnaktive edilmiş virüsler neredeyse yüzyıldan fazla süredir kullanılmakta. 1950’lerde Jonas Salk tarafından polio aşısını geliştirmek maksadı ile de kullanıldılar, sonraki yıllarda kuduz ve hepatit A gibi hastalıklara karşı aşı geliştirmek için de.

Peki bağışıklık yanıtı nasıl tetikleniyor? CoronaVac içerisindeki virüsler ölü oldukları için injekte edildiğinde hastalığa neden olmuyor. Vücuda girdiğinde inaktif haldeki virüsler “antijen sunucu hücreler” olarak adlandırılan bağışıklık hücrelerimiz tarafından yutuluyor.

Bu hücreler coronavirüsü parçalar ve bu hücrelerin bazı fragmanlarını kendi yüzeyinde taşımaya devam eder. Bağışıklık sistemimizde yardımcı T hücresi adı verilen hücreler, bu fragmanları “farkedip” bunlara kenetlenirler (tıpkı iki uzay aracının birbirine kitlenmesi gibi).

İşte bu fragmanlara yapışan T hücreleri bir dizi reaksiyon ile aktive olur ve bağışıklık sistemimizdeki diğer bağışıklık hücrelerini aşıya yanıt vermek üzere bir araya toplarlar (recruitment). Peki antikorlar nasıl oluşur? Bu aşamada devreye B hücreleri giriyor.

B hücresi adı verilen bir başka tür bağışıklık hücreleri virüs proteinleri ile temas ettiğinde yüzeylerinde bulunan çok büyük moleküller aracılığı ile bu fragmanları, hatta virüsün tamamını kendi içerisine alır ve onlar da bu fragmanları kendi hücre zarı yüzeyinde taşırlar.

Aktif haldeki yardımcı T hücreleri, B hücrelerinin yüzeyindeki bu fragmanlara da kenetlenebilirler. Bu oluştuğunda bu defa B hücresi de aktif hale geçer ve çoğalmaya başlar. Tıpkı kendi yüzeyinde bulunan yüzey proteinleri şekillerine sahip antikorları salgılamaya başlarlar.

Peki, bütün bu faaliyetler nasıl oluyor da canlı virüsü durduruyor? CoronaVac ile aşılandığımızda bağışıklık sistemimiz, canlı coronavirüsle karşılaştığında, yani infekte olduğunda, birden yukarıdaki reaksiyonları daha hızlı ve daha büyük miktarda gerçekleştiriyor.

B hücreleri saldırgan virüslerin yüzeyine yapışan antikorlar salgılamaya başlıyorlar. Spike proteinlerini hedef alan antikorlar, virüsün hücrelere yapışmasını sağlayan bu proteinleri inaktif hale getirdikleri için, canlı virüsün hücrelerimizin içerisine girmesine engel oluyorlar.

Farklı proteinlere karşı gelişen farklı proteinler, virüsün başka işlevlerini bozarak infeksiyon oluşturma gücünü kırıyor. Bağışıklık sisteminin bir özelliği de hafıza yeteneğinin olması. Her ne kadar CoronaVac, Covid-19’a karşı şöyle ya da böyle bir koruma sağlıyor ise de bunun ne kadar süreceği konusunda kimse hiçbir şey söyleyebilecek durumda değil. Aylar içerisinde antikor miktarının azalması kuvvetle muhtemel. İşte bu durumda bağışıklık sisteminin bu özelliği devreye giriyor. Hafıza hücresi adı verilen özelleşmiş bir B hücresi türü, virüse ait bilgileri onlarca yıl saklıyor ve virüsle karşılaşıldığında hızla antikor cevabı oluşmasını sağlıyor.

Şimdi, birkaç madde de özetleyecek olur isek; (1) Çin aşısı diye bilinen inaktif virüs aşısının diğer inaktive aşılardan daha farklı bir yan etki taşıma riski yok, (2) “Aşı bu kadar kısa sürede geliştirildi, bunda bir iş mi var?” kaygısının yeri yok, zira kan ve virüs örneği ve gönüllü o kadar çok, parasal kaynak ve irade o kadar güçlü idi ki, 9-10 ay hiç de kısa bir zaman değil, (3) Ayrıca olabilecek en olumsuz durum bağışıklığın zayıf – kısa süreli olması olabilir ki karşımızdaki ölümcül hastalığa karşı hiç savunmasız kalmaktansa, az – kısa süreli savunmamızın olması hiç şüphesiz çok ama çok önemli. Eğer soru olur ise adjuvan konusunda da konuşuruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder