Scientia, Fortitudo et Virtus (Bilgi, Cesaret ve Fazilet)

22 Haziran 2020

Koronavirüs: A'dan Z'ye... Görsel bir ziyafet!

SARS-CoV-2, COVID-19, Bağışıklık. Tedaviler...

2
Koronavirüsün (SARS-CoV-2) Anatomisi
3
SARS-CoV-2 enfeksiyonunda hiperaktivasyon yolları ve sonuçları
1
SARS-CoV-2 (COVID-19): Genel Bilgi, Virüs Çoğalma Döngüsü
V2_1591760288669_91a43f99-42d5-4079-ae22-f490e12cdeb8_dpi_96
TMPRSS2'nin inhibisyonu için QSAR ilaç analizi
5
SARS-COV-2 enfeksiyonu akciğerlerde yaygın alveoler hasara neden olur
6
Çözünür ACE2 Reseptörünün Aşı Potansiyeli (sACE2R)
7
CRISPR teşhisi kullanarak COVID-19'un Tespiti için Protokol
8
SARS-CoV-2 enfeksiyonu sırasında ARDS'ye yol açan muhtemel mekanizma
9
COVID-19 için aşı geliştirme adımları
10
COVID-19 cinsiyet eşitsizliği hipotezi: testosteron SARS-CoV-2 girişini teşvik mi ediyor?
11
SARS-CoV-2 virüsünün patogenezi yüksek irtifada azalır mı?
12
SARS-CoV-2 Nükleokapsid Fosfoprotein: İlaç Geliştirmede Önemli Bir Hedef
13
SARS-CoV 2'nin Yapısı, Yaşam Döngüsü ve Bağışıklık Sistemi ile Yüzleşmesi
14
SARS-CoV-2 Aşı Çeşitleri
15
SARS-CoV-2 Hücreye Girişi ve Çoğalması
16
SARS-CoV-2 hücre enfeksiyonu ve doğuştan gelen bağışıklık tepkisi
17
COVID-19 tedavilerinin ana yan etkileri
18
SARS-CoV-2 için muhtemel aşı (mRNA-1273)
20
SARS-CoV-2 enfeksiyonuna karşı yeni klorokin etki mekanizması
21
COVID-19'da “Sitokin Fırtınası” İçin İmmünomodülatör İlaç Hedefleri
22
Kaçma ve saklanma: SARS-CoV-2'nin kopyalanması ve montajı
23
Covid-19 tedavisi için ilaç keşif safhaları
24
Remdesivir: Mekanizmalar ve Test Aşamaları
25
O Kan grubunda SARS-Cov-2 riski daha düşüktür
26
SARS-Cov-2 Aşı Maratonu: Rakip aşı tasarımlarının bir örneği
27
COVID-19 için potansiyel tedaviler olarak TMPRSS2 inhibitörleri
29
COVID-19:  kardiyovasküler hastalardaki etkisi
30
SARS-CoV-2 enfeksiyonu ile ilgili sağlık sorunları
31
D Vitamini ve Bağışıklık
32
COVID-19 Patofizyolojisi
33
SARS-CoV-2 HUDSON-SHERLOCK tayin platformu
34
COVID-19 Testi
28
SARS-CoV-2'nin Zoonotik Taşınması

 

 

Coronavirus: Görsel Bir Kılavuz!

Bilim insanları dünyayı enfekte eden bu patojenin çalışma mekanizması hakkında ne biliyor?
2
Yeni koronavirüs ve neden olduğu COVID-19 hastalığı hakkındaki birçok gizemi şaşırtıcı derecede kısa bir sürede belirledik...
Gezegenimizde binlerce farklı koronavirüs çeşidi yaşıyor olabilir. Bunlardan 4’ü soğuk algınlığımızın neredeyse yarısından sorumludur. Bir diğer 2’si endişe verici hastalık salgınlarını tetikledi: Biri (SARS-CoV) 2002'de ciddi bir akut solunum sendromuna (SARS) sebep oldu ve dünya çapında 770'den fazla insanın ölümüne sebep oldu.  Diğeri (MERS) Orta Doğuda 2012'de ortaya çıktı ve adına Orta Doğu solunum sendromunu (MERS) denen hastalıkla 800'den fazla insanın ölümüne sebep oldu. SARS bir yıl içinde kaybolurken, MERS hala devam ediyor.
Yeni koronavirüs yani SARS-CoV-2 çok daha ölümcül bir salgın yarattı. Çünkü bir kişiye bulaştığında uzun süre fark edilmeden kalabiliyor. COVID-19 olan insanlar, belirgin semptomlar göstermeden önce bile virüsü bulaştırabilir. Böylece enfekte insanlar hasta hissetmeden çalışır, işe gider, alışveriş yapar, yemek yer ve doğum günü ve diğer parti ve toplantılara katılırlar. Bu durum, virüse yayılmak için büyük bir fırsat sunar. Diğer bir deyimle, Virüs insan vücudunun içinde uzun süre fark edilmeden kalabilir. Çünkü virüsün genomu, bağışıklık sistemimizin alarm zillerini çalmasını geciktiren proteinler üretir. Bu arada virüs sinsice çoğalırken akciğer hücrelerini tahrip eder. Bağışıklık sistemi çağrıyı duyduğunda ise aşırı bir cevap verir ve virüsle beraber doku ve organlarımız da bu cevaptan nasibini alır.
Aşağıda “Scientific American” dergisinden alınan ve SARS-CoV-2'nin insan hücreleri içinde nasıl gizlendiği, kendisinin kopyalarını oluşturduğu ve çok daha fazla hücreye sızarak enfeksiyonu nasıl genişletiği ayrıntılı resimlerle sunulmuştur. Bağışıklık sisteminin normal olarak virüs parçacıklarını nasıl nötralize etmeye çalıştığını ve CoV-2'nin bu çabayı nasıl engellemeye çaba sarf ettiğini göreceğiz. Virüsün şaşırtıcı yeteneklerinden bazılarını, örneğin yeni virüs kopyalarında ortaya çıkan ve virüsü yok edebilecek mutasyonlara karşı virüsün nasıl bir yola başvurduğunu göreceğiz.  İlaç ve aşılarla virüsü nasıl alt edebileceğimizi göstermeye çalışacağız.
3
3a
4

5

6

VİRÜS SALDIRISI VE BAĞIŞLIĞIN SAVUNMASI

Bir tozdan yüzlerce kez küçük SARS-CoV-2 partikülü, kişinin burnuna veya ağzına girer ve yüzeyinde ACE-2 reseptörü olan bir akciğer hücresine yapışana kadar hava yolunda ilerler. Virüs bu reseptöre bağlanınca hücrenin içine girer ve hücrenin mekanizmasını ele geçirerek kendi kopyalarını oluşturmaya başlar. Hücreyi binlerce kopya olana kadar sömürür ve ölümüne sebep olur. Ölen hücreden ayrılan yeni virüsler (virion) diğer sağlıklı hücrelere nüfuz ederler. Enfekte hücreler bu virüsleri nötralize etmek veya yok etmek için bağışıklık sistemine alarm gönderir.  Ancak virüsler sinyalleri önleyebilir veya kesebilir, bir kişi semptomları göstermeden bu virüsleri vücudunda çoğaltabilir.
7

 

İLAÇ VE AŞI İLE MÜDAHALE

Bilim insanları, SARS-CoV-2 virüsünün neden olduğu hastalık olan COVID-19 ile savaşmak için 100'den fazla ilacı araştırmakta. Çoğu ilaç virüsü doğrudan yok etmez, ancak vücudun bağışıklık sisteminin enfeksiyonu temizlemesine yardımcı olur. Antiviral ilaçlar genellikle ya bir virüsün bir akciğer hücresine yapışmasını durdurur veya hücreyi istila etmesi durumunda virüsün çoğalmasını önler veya bağışıklık sistemi tarafından enfekte kişilerde ciddi semptomlara neden olabilecek bir aşırı reaksiyonu azaltır. Aşılar, bağışıklık sistemini gelecekteki bir enfeksiyona karşı hızlı ve etkili bir şekilde savaşmak için hazırlar.
8

GİZEMLİ KORONAVİRÜS GENOMU

SARS-CoV-2 genomu, yaklaşık 29.900 baz uzunluğunda bir RNA dizisidir. Gribal enfeksiyonlara sebep olan İnfluenza virüsü ise yaklaşık 13.500, soğuk algınlığına neden olan rinovirüsler ise yaklaşık 8.000 baza sahiptir. SARS-CoV-2 genomu diğer virüslere kıyasla çok büyük olduğundan, çoğaltma sırasında virüsün patojenitesini (hastalığa sebep olma) kıracak birçok mutasyon meydana gelebilir. Ancak SARS-CoV-2 bunun için de hazırlıklıdır ve çoğalma sırasında yapısında meydana gelen mutasyonları özel enzimleri ile düzeltebilir. Normalde, bu tür kalite kontrolü  RNA virüslerinde oldukça nadirdir ve sadece insan hücrelerinde ve DNA virüslerinde yaygındır. SARS-CoV-2’nin uzun genom ayrıca, tam olarak anlaşılmayan, bazıları bağışıklık sistemimizden virüsün kaçınmasını sağlayan aksesuar genlere de sahiptir.
9
Kaynak: Mark FischettiVeronica Falconieri HaysBritt GlaunsingerJen Christiansen | 
Ek kaynak:
  • Coronaviruses 101: Focus on Molecular Virology. Video lecture by Britt Glaunsinger on YouTube. Posted March 25, 2020.
  • Science Forum: SARS-CoV-2 (COVID-19) By the Numbers. Yinon M. Bar-On et al. in eLife, March 31, 2020. https://bit.ly/2WOeN64

COVID-19: Etkili bir tedavinin biyolojisi

Biyolojisi hakkında birçok şey bildiğimiz koronavirüs'e karşı ne yapabiliriz?
Çeviri: Tuğçe Kaymaz (Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Araştırma Görevlisi, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktora öğrencisi), Düzeltme: Hikmet Geçkil
v2Koronavirüs aşısı, en az bir yıl gelmeyebilir. Öyleyse bu süre içinde virüsün en kötü etkilerini ortadan kaldırabilecek yararlı bir tedavi bulma şansı nedir?
SARS ve MERS gibi daha önceki koronavirüs salgınları, halk sağlığı yetkilileri tarafından uyarı bayraklarının çekilmesine neden oldu. Neyse ki bu büyük virüs ailesinin daha ayrıntılı olarak incelenmeye değer olduğu anlaşılmış oldu. Son araştırmalar, hayvancılıkta uzun süredir önemli hastalıklara neden olan koronavirüsler hakkında geniş bir bilgi birikimi üzerine inşa edilmiştir. Bu nedenle SARS-CoV-2 tamamen bilmediğimiz bir şey değil. Gerçekten de, neyin iyi bir potansiyel tedavi sunabileceği konusunda iyi bir pozisyondayız. Antimalaryal bir ilaç olan klorokin gibi test edilen bazı terapiler, rastgele gibi görünse de bunların arkasında ciddi bir biyoloji birikimi var.

DNA'sı olmayan genler

Tüm viral tedavilerde temel bir zorlukla karşı karşıya kalırız: Çoğu virüs sadece bir elin parmakları kadar gen içerir ve çoğalıp hastalıklara sebep olmak için, enfekte ettikleri hücrelerdeki (konakçı hücreler) proteinlere ihtiyaç duyarlar. Eğer, tedavi yaklaşımlarımız konakçı hücre proteinlerini hedef alırsa, bu durum enfekte olmamış hücreleri de öldürme riski taşır. Bu da durumu daha da kötüleştirir. Bu nedenle antiviral tedaviler genellikle virüsle ilgili özel bir şeyi hedeflemelidir. Eğer lise biyoloji dersinde uyumadıysanız, genetik bilginin DNA ile taşındığını hatırlayabilirsiniz!. Bir proteinin oluşturulması gerektiğinde, ilgili DNA’nın bölgesi (gen) okunur ve buradan RNA adı verilen çok benzer bir molekül ifade edilir (transkripsiyon). Bu RNA parçası, daha sonra ribozomlara gidip bağlanarak orada proteini oluşturan bir amino asit dizisine dönüştürülür (translasyon). Bu RNA'ların bazıları istisnai olarak proteine ifade olmazlar ve kendi başlarına çeşitli işlevleri vardır. Bunlara, kodlama-yapmayan RNA’lar denir. Kodlama yapan veya yapmayan, hücrelerimizdeki tüm RNA’lar bir DNA dizisinden köken alır. Ancak, uzun zamandır bu durumun tüm virüsler için geçerli olmadığını biliyoruz. AIDS’e sebep olabilen HIV ve ve gribal enfeksiyonlara sebep olan influenza virüsü de dahil olmak üzere birçok virüs, temel genetik materyal olarak DNA yerine RNA kullanır. Koronavirüsler de birer bir RNA virüsleridir. Koronavirüsler yaklaşık 30,000 baz uzunluğundaki tek bir RNA molekülünden oluşur. Bu, virüs için bir sorundur. Çünkü, enfekte ettiği konakçı hücrelerde RNA yerine sadece DNA kopyalayan proteinler bulunur. Bu nedenle virüs kendi kopyalarını nasıl elde edilebilir?

Hedef: Çoğalma

Bu tür virüsler, kendi çözümlerine sahiptir: Virüsün RNA genomu, bir hücreye girdiğinde konakçının protein üretme makineleriyle (ribozomlar) etkileşime girerek, RNA moleküllerini kopyalayabilen proteinler (enzimler) üretir.
RNA bağımlı RNA polimerazlar (RdRp)" olarak adlandırılan bu RNA kopyalama proteinleri, tedaviler için cazip bir hedef oluşturur. Çünkü bu protein konakçı hücrenin normalde sahip olduğu bir protein değildir. Dolayısı ile, konakçı hücreler (yani bizim hücreler) doğal olarak bunlara sahip olmadığından, bu RNA üreten proteinleri hedefleyen tedavilerin sadece virüsün çoğalmasını hedefler. RdRp’ı bloke edince virüs artık çoğalamaz ve bir enfeksiyonu başlatamaz. Tabi bu koronavirüsle ilgili haberin iyi tarafı. Kötü tarafı ise DNA ve RNA birbirleriyle o kadar yakından ilişkili ki sadece bir tip polimerazı etkileyen bir ilacın yapılması zor olabilir: bunu, HIV'nin RNA genomunu kopyalayan enzimleri hedefleyen ve böylece virüsün çoğalmasını yavaşlatırken, konakçının hızla bölünen bağışıklık hücrelerine de zarar veren ilk tedavi yaklaşımlarında gördük.
F1.large_-1
30.000 baz uzunluğundaki koronavirüs genomu, çok çeşitli proteinler üretmek için kullanılır.
Yani sadece RdRp’ı hedefleyen bir tedavi şekli zor gibi görünüyor. Ancak kendi DNA polimerazlarımızla etkileşime girmeyen bu tür birçok ilaç bulunmaktadır. Bunlar daha önce HIV veya Ebola enfeksiyonlar için insanlarda test edilmiştir. Şu anda, bunlardan birkaçı koronavirüse karşı hızla test ediliyor. Bu ilaçlardan biri “remdesivir”. Başlangıçta Ebola virüsü ve yakın ilişkili virüsleri sınırlayacağı ümidi ile geliştirildi. Bu ilaç, Ebola için işe yaramamış gibi görünse de, insanda ve kültüre edilmiş hücrelerde kullanımı güvenli olduğu ve başka bir koronavirüsün (MERS-CoV) yayılımını sınırladığı için bir umut vaat etti. Sonuç olarak, SARS-CoV-2'ye karşı hızlı bir şekilde test edildi ve sonuçlar pozitif çıktı. Ulusal Sağlık Enstitüleri, şubat ayında COVID-19'a karşı klinik bir çalışma başlattı. Bu RNA polimerazların, bir dizi koronavirüse çok benzer olduğu, hepsini engelleyen tek bir molekül bulabileceğimize dair bir inanç gelişti.

Hedef: İşleme

RNA kopyalayan polimerazlar (RdRp), koronavirüs için tek potansiyel terapötik hedef değildir. RNA bağınlı RNA polimerazlar, başlangıçta tam olarak işlevsel olmayan formlarda üretilir. Bunun yerine, olgun konfigürasyonu edinmeleri için küçük parçalara kesilmeleri gerekir. Koronavirüs RNA’sı bu kesimi yapan iki ya da üç proteini kodlamaktadır. Bunlar, protein kesme yeteneklerinden ötürü topluca "proteaz" olarak adlandırılan bir protein sınıfına aittirler. Proteazlar, tipik olarak hedef proteinleri belli bölgelerden keserler. Bu bölgelere sığabilip bağlanabilecek kimyasallar (ilaçlar), proteazının bu işlevini durdurabilir. Beklendiği üzere bu tür kimyasallara ‘proteaz inhibitörleri’ denir. Bu yaklaşım, özellikle HIV de dahil olmak üzere diğer virüslere karşı başarıyla uygulanmıştır. Bilim insanları şimdi HIV’i hedefleyen proteaz inhibitörlerinin, koronavirüse karşı da bir etkiye sahip olabileceğini göstermişlerdir. Çünkü proteazlar, enfekte hücrelerde az miktarda bulunur ve tedaviler için en umut verici hedeflerden biri olabilecek spesifik bir bölgeye dayanan katalitik aktiviteye sahiptir.
[caption id="attachment_5960" align="aligncenter" width="414"]Corona-proteaz Koronavirüs proteazın yapısı[/caption]

Hedef: paketleme

Replikasyondan sonra viral RNA, olgun bir virüs kılıfının içine paketlenmesi ve konakçı hücrenin dışına çıkması gerekir ki enfeksiyon sürdürülebilsin. Bunun için özel paketleme proteinleri gerekir. Koronavirüste bu proteinler, viral RNA'nın kopyalama enzimleriyle birleşmesine yardımcı olarak çift yönlü görev yapar. Bu paketleme basamağı, hedeflenen tedavi için büyük bir fırsat sağlıyor gibi görünmektedir. Paketlemeyi önlemek, belirli bir hücrede yapılan ve atılan virüs miktarını sınırlandırır. Fakat viral paketlenmeyi bloke etmeye çalışan çok az ilaç bulunmaktadır. Yalnızca olgun virüs parçacıklarının yeniden oluşturulmasının engellendiği Hepatit B'de böyle bir tedavi vardır. Bir başka sorun da bir virüsün paketlenmesi sırasında proteinler ve genetik materyal arasındaki etkileşimlerin yaygınlığıdır. Bunların üstesinden gelmek biraz daha zordur. Ayrıca yeni paketlenmiş virüsleri hücrenin dışına taşıyan sistemi parçalamak da zordur. Paketlenir paketlenmez, koronavirüsler bir ihraç sistemi (ekzositoz adı verilen bir işlem) yoluyla konak hücreyi terk ederler. Bu süreç birçok virüsün başvurduğu bir genel yoldur. Ancak, bu eksositoz olayı hücrenin de yaşamsal bir parçası olduğundan, onu durdurarak virüsün önüne geçmek  tehlikeli olacaktır.

Hedef: Viral kabuk

Olgun bir virüs parçacığında, virüsün viral karakteri onun dış yapısını oluşturan proteinler tarafından belirlenir. Koronavirüste bu proteinlerden ikisi ("zar" ve "zarf" olarak adlandırılır), viral kabuğu oluşturmak için hücre zarının bir kısmı ile birleşir. Virüsün etrafında ona ismini veren, bir taç yapı oluşturan ve enfeksiyonu sağlayan sarkılı duran bir Spike (başak, diken olarak da adlandırılan) proteini vardır.
Spike, potansiyel tedaviler için zengin hedefler sağlayan karmaşık bir proteindir. Virüsün dışının en belirgin özelliği olarak ortaya çıkan Spike, bağışıklık sistemi tarafından üretilen antikorların ana hedefidir.
[caption id="attachment_5961" align="aligncenter" width="552"]spike-protein Koronavirüsün yüzey proteinlerinin en önemlisi: Spike[/caption]
Koronavirüs enfeksiyonunu başarı ile atlatmış bireylerin plazmasının (kanın protein vd molekülleri içeren hücresiz sıvı kısmı) virüsü nötralize edebilen antikorlar içerdiği hareketle, plazma veya antikor transferinin virüsle bir mücadele yolu olabileceği düşünülmektedir. Burada antikorlar, bağışıklık sisteminin virüsü temizlemesine yardımcı olurlar. Ancak, vericiden gelen bu antikorlar yeni insanın kan dolaşımında süresiz olarak hayatta kalmazlar ve sadece geçici bir tedavi sağlarlar. Bu da hastanın kendi bağışıklık sistemine kendi antikorlarını geliştirmek için yeterli zamanı sağlayabilir. Enfekte bireylerin, etkili antikor üretip üretmediği henüz tam olarak bilinmemektedir.

Antikorlara farklı bir yaklaşım

Ancak antikor tedavileri, kan plazmasını infüze (hastaya enjekte) etmekle sınırlı değildir. Bağışıklık sistemi, koronavirüslere karşı antikorları üreten hücreleri ürettikten sonra, bu antikorları kodlayan genleri bu hücrelerden çıkarabilir, kopyalayabilir ve çoğaltabiliriz. Hatta koronavirüse bağlanan birkaç antikordan oluşan bir kokteyl bile üretebilir. Ancak, böyle  yaklaşımların geliştirilmesi ve güvenilirliklerinin araştırılması zaman alacaktır.
Bağışıklık sistemlerimiz, HIV ve influenza (grip) gibi virüslere karşı antikor üretirken bunların çoğu, virüsün mutasyonlarla kolayca değişebilen kısımlarına bağlanır. Bu durum, virüsün kolayca antikorların etkisinden kaçmasını sağlar. Dolaysı ile amacımız, temel fonksiyonundan ödün vermeden mutasyonel değişikliklerin meydana gelmediği virüsün parçalarına bağlanan "geniş ölçekli nötralize edici" antikorlar olamlıdır. Birçok durumda geniş yelpazede nötralize edici antikorlar, virüsün yeni enfeksiyonları başlatmak için insan hücrelerine kilitlendiği kısımlarına karşı olmalıdır. Böylece virüsün herhangi bir şeyi enfekte etme yeteneği engellenir. Şu an, SARS-CoV-2'nin yüzey proteinlerinin ne ölçüde farklılaşabileceğini bilmiyoruz. Ancak, diğer koronavirüslere bakarak bazı çıkarımlar yapabiliriz. Yüzey proteinlerindeki değişim oranı ve hızı, antikor bazlı tedavilerin ne kadar etkili olduğu ve aşı geliştirmenin ne kadar kolay olacağını belirleyecektir.

Hedef: Yeni enfeksiyonlar

Virüsün yaşam döngüsünün son basamağı, yeni bir hücreyi enfekte etmektir. Tipik olarak burada öğretilen, virüsün, hücre yüzeyindeki bir proteine ​​kilitlenip ardından bu proteini hücreye girmek için kullanması, bir dereceye kadar doğrudur. Ancak çoğu virüs için işler çok daha karmaşıktır. Koronavirüsler, kesinlikle bu konuda "daha karmaşık" bir kategoriye girmektedir. SARS-CoV-2, SARS’a sebep olan orijinal SARS-CoV tarafından kullanılanla bir proteinle (Spike) yolundaki hücrelerin yüzeyindeki bir proteine (ACE-2) kilitlenir. Ancak bu, viral içeriğin hücreye hemen girişine neden olmaz. Bunun yerine “virüs-reseptör kompleksi”, hücre zarının dışında kalırken bu bölgedeki hücre zarı hücre içine çekilir. Hücre yüzeyinden daralıp hücre içinde dar bir boğazı olan ve içinde virüsün olduğu bir kese oluşturur.
Bu gerçekleştiğinde, virüs teknik olarak hücrenin içindedir. Ancak yine de çoğalması için ihtiyaç duyduğu her şey, zarın yanlış tarafındadır. Hücre, bu kompartımanı devralır, pH'sini düşürür ve içeriğini parçalamak için enzimler ekler. Korona ve diğer virüsler, aslında enfeksiyonları sağlamak için bu değişikliklerden faydalanırlar. Koronavirüs durumunda konakçı hücre tarafından üretilen bir proteaz, viral Spike proteinini keser. Spike proteini kesildikten sonra, virüs manto zarı ile sıkıştığı bölmenin zarı arasında füzyonu tetikler.
endocytosis_3_panel
Bu, nihayet virüs genomunun hücre içine yerleşmesi enfeksiyonun başlamasını sağlar. Bu olaylar dizisi tedaviler için potansiyel hedefler olabilir. Bu hedeflerden biri, pH'deki düşüştür. Buradaki olay, antimalaryal ilaç olan klorokin tarafından hedeflenen bir adımdır. Klorokin, hücre zarını geçebilir. Böylece virüsü içeren keseye girebilir ve orada düşük pH'yi nötralize edebilir. Bu önemlidir çünkü birçok proteaz sadece düşük pH'de aktiftir. Kese içindeki pH nötr olunca, koronavirüs Spike proteini protezlar tarafından kesilemez dolayısı viral döngü aktive olmaz. Virüsle enfekte edilen kültüre edilmiş hücrelerde durum en azından bunu gösteriyor.
Konakçı hücre proteazları da cazip bir hedef oluşturur. Buradaki risk, söz konusu proteazın sağlıklı hücrelerde de önemli bir rol oynayabileceğidir. Son olarak Spike proteini ile bağlandığı protein arasındaki etkileşimleri doğrudan hedeflemek oldukça caziptir. Ancak, bu etkileşim kapsamlı olduğundan, bunun tek bir molekülle parçalanması zor görünmektedir.

Bilinenin ötesinde

Biyolojisi hakkında önceden bildiğimiz şeylere dayanarak koronavirüse müdahale etmek için birçok seçenek mevcuttur. Ama hala bilmediğimiz birçok şey de vardır. Koronavirüs genomunda kodlanan proteinlerle etkileşime giren birçok konakçı proteini bulunmaktadır. Bu etkileşimlerin çoğunun önemini veya ya da tesadüfi olup olmadıklarını bilmiyoruz.
Kaynak: COVID-19:The biology of an effective therapy

Koronavirüs: Aşı ve Tedavilerde Son Durum!

goodsellcoloringactivityKoronavirüs Aşıları ve Tedavisi

Ayşenur Saygılı, Sevim Gürbüz
(İnönü Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Yüksek Lisans Öğrencileri)

Koronavirüs Aşıları

Firma AdıAşı çalışması
Moderna TherapeuticsModerna’nın aşısı, mRNA-1273, yeni koronavirüsün yüzeyinde bulunan bir proteini kodlayan sentetik bir haberci RNA ile ilgili. Hücreleri, istenilen bu proteini üretmeye zorlayarak, aşı ile bağışıklık tepkisi veren vücudun enfeksiyona karşı koruma sağlayacak antikorlar üretmesine neden olur. Şirket mRNA-1273 ile bir ilaç endüstrisi rekoru kırdı ve yeni koronavirüs sekanslandıktan sadece 42 gün sonra bir aşı adayı belirlendi.SDD-1137
CanSino BiologicsCanSino’nun yaklaşımı, koronavirüsün genetik kodunun parçaları alınıp, zararsız bir virüs ile birleştirilerek, sağlıklı gönüllüleri yeni enfeksiyona maruz bırakarak insan bedeninde antikor üretimini teşvik etmeyi içeriyor.
Inovio PharmaceuticalsInovio son otuz yılı DNA'yı ilaca dönüştürmek için çalışarak geçiren bir şirket. Bu şirket, teknolojisinin yeni koronavirüs için hızlı bir aşı oluşturabileceğine inanıyor.
University of OxfordZararsız bir virüse koronavirüsün Spike proteinini kodlayan genetik dizi aktararak potansiyel bir aşı geliştirdiler.
oxford
SinovacYeni koronavirüsün inaktive edilmiş bir versiyonunu kullanarak bir aşı geliştiriyor. Şirket aynı teknolojiyi kullanarak hepatit A ve B, domuz gribi, kuş gribine karşı onaylanmış aşılar geliştirdi.
attanuated
BioNTechAlmanya’da sahibi ve CEO’su Türk olan (Prof. Uğur Şahin) BioNTech şirketi, yeni koronavirüs için çok sayıda mRNA aşısı üzerinde çalışıyor ve bunları eşzamanlı olarak geliştirmeyi planlıyor. Rakipleri gibi bu şirket de, koruyucu antikorlar üretmek için mRNA’yı kullanıyor. Ünlü ilaç firması Pfizer ile ortak çalışıyor.
PFIZER
Johnson & JohnsonGeçmişte Ebola ve Zika virüslerinin salgınlarına yanıt veren Johnson & Johnson, yeni koronavirüs için bir aşı geliştirmek için aynı teknolojiyi kullanıyor. J & J’nin aşısı, zararsız bir virüse, koronavirüs genlerinin aşılanmasıyla bağışıklık kazandırarak enfeksiyona neden olmadan önlem almaya dayanıyor.
JJ
Arcturus TherapeuticsBu firma da mRNA’ya dayanan bir aşı çalışması yapıyor. Şirket, enfeksiyona karşı koruyacak ve onu sıvı nanoparçacığa yükleyecek proteinleri kodlamak için düzenlenmiş bir RNA virüsü yapmayı planlıyor. Şirkete göre, Duke Üniversitesi ile ortaklaşa geliştirilen aşı, rakip mRNA yaklaşımlarından daha düşük bir dozda daha iyi bir bağışıklık tepkisi vaat ediyor.
Arcturus
Clover Biopharmaceuticals and GlaxoSmithKlineYeni koronavirüsün yüzeyinde bulunan bir proteini hastalara enjekte etmeye dayalı bir aşı geliştiriyor. Aşıyı daha güçlü hale getirmek için bir katkı maddesi “adjuvan” kullanmak istiyor.
vaccinee
CureVacProteinlerin ve koruyucu antikorların üretimini teşvik etmek için yapay (sentetik) mRNA kullanıyor.
Imperial College LondonRNA bazlı bir aşı geliştiriyor. Bunun için, hücrelere girecek, koronavirüsün istenilen proteininin üretimini teşvik edecek ve daha sonra kendini kopyalayacak virüs türevi bir RNA zinciri tasarladılar. Hayvan çalışmalarında, aşı koruyucu antikorların üretilmesini sağlamıştır.
Imperial
NovavaxBir böceğin yumurtalıklarında başlayan bir koronavirüs aşısı üzerinde çalışıyor. Şirketin aşı platformu, genetik mühendisliği çalışması ile zararsız bir virüsün solucanlardan izole edilen hücreleri enfekte etmesini içeriyor. Bu hücreler antikorları uyaran ve aşı olarak kullanılacak proteinleri (örn. Spike) üretirler.
worm
Sanofi and GlaxoSmithKlineGrip aşıları için kullanılan, virüs genetiğinin değiştirilmesini içeren ve böylece bağışıklık sisteminin istenilen tepkiyi vermesini sağlayan proteinler oluşturacak bir teknoloji kullanıyor. Şirket, aşıları daha güçlü hale getirmek için onları tescilli bir katkı maddesi (adjuvan) ile birleştiriyor.
University of Queensland and GlaxoSmithKlineProtein aşılarını bir bağışıklık tepkisini tetiklemede daha etkili kılmak için tescilli bir teknoloji kullanıyor. “Moleküler tutucu” olarak adlandırılan bir sistemle aşı, koronavirüsün Spike proteinini doğal şeklinde tutmaya dayalı.

Koronavirüs Tedavileri

ŞirketlerTedavi şekli
 Gilead Sciences Remdesivir, Gilead şirketinin virüsler için tasarladığı bir ilaçtır. Bu ilaç virüslerin çoğalmasını engeller ve intravenöz (damardan yapılan enjeksiyon, bu enjeksiyon hücrelere; vitamin, mineral, aminoasit ve antioksidan sağlar) bir tedavi tipidir. Gilead şirketi bu ilacın SARS, MERS ve diğer bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi klinik öncesi testlerini yaparak onu çok amaçlı bir antiviral olarak geliştirdi.  2015 yılında, Ebola Batı Afrika'ya yayılırken, Gilead'in bu tedavisi çok ilaçlı bir klinik çalışmanın parçasıydı. Elde edilen verilerde remdesivir, test edilen diğer ilaçlara göre daha az etkiliydi. 2020'de, koronavirüs dünyaya yayılırken, Gilead şirketi remdesiviri tekrar incelemeye başladı.
remdesivir
 Roivant SciencesRoivant şirketi, anti-enflamatuarının (iltihapla savaşan ilaç), yeni koronavirüsün neden olduğu akut solunum sıkıntısı sendromunu (ARDS) tedavi edip edemeyeceğini araştırmaktadır. Bu tedavi, gimsilumab, inflamasyonu yönlendiren bir protein olan GM-CSF'yi hedefleyen intravenöz bir antikordur. GM-CSF, yoğun bakım ünitesine kabul edilen Covid-19 hastalarının kanında yükselmeye devam etmektedir. Şirkete göre bunu engellemenin ve vaka sonuçlarını iyileştirmenin bir yolu olabilir.
 AthersysAthersys şirketi, yeni koronavirüsün neden olduğu akut solunum sıkıntısı sendromunun (ARDS) tedavisine yardımcı olabileceğine inandığı bir kök hücre tedavisine sahiptir. MultiStem adı verilen bu tedavi yöntemi, yetişkin kemik iliğinden alınan bir tür kök hücreden elde edilir. MultiStem'in daha önceki bir ARDS çalışmasında, insan kök hücre çalışmaları için güvenli olduğu öne sürülmüş ancak araştırma sonuçları yetersiz kalmıştır.
 Ascletis PharmaÇinli bir ilaç üreticisi olan Ascletis Pharma şirketi, HIV ve hepatit C için onaylanmış olan antiviralleri, koronavirüs enfeksiyonunu da tedavi edebilecek mi diye test ediyor. Çin'de Ganovo olarak pazarlanan Danoprevir, hepatit C'nin çoğalmak için kullandığı bir enzimi hedef alıyor. Norvir olarak satılan Ritonavir, HIV'de bulunan farklı bir viral enzime etki ediyor.
Ritonavir_structure.svg
 CelularityCelularity şirketi, Covid-19'u tedavi etmek için bağışıklık hücrelerinin kullanıldığı bir tedaviyi geliştiriyor. Şirket, doğal bağışıklık sistemine giren yabancı enfektelerle savaşması için öldürücü hücreler üreten kök hücreleri kullanıyor. Şirketin araştırdığı bu tedavi ayrıca CYNK-001 (doğal öldürücü hücreler) kanser tedavisi olarak da geliştirilmektedir.
 I-MabMerkezi Şangay'da bulunan I-Mab şirketi, Covid-19’un tehlikeli yan etkilerinden biri için tedavi geliştiriyor. Enfeksiyonu şiddetli geçiren hastalarda, bağışıklık sisteminin iltihaplanmasına sebep olan proteinlerin üretilmesiyle sitokin salınımı sendromunu geliştirir. I-Mab’in bu tedavisi, önemli bir enflamatuar sitokin olan GM-CSF protein karşıtı antikorun ta kendisidir.
 Ridgeback BiotherapeuticsÖzel bir biyoteknoloji şirketi olan Ridgeback Biotherapeutics, Emory Üniversitesi'nde tasarlanan bir antivirali geliştirmek için özel bir lisansa sahiptir. EIDD-2801 olarak adlandırılan ilaç, virüslerin çoğalma süresini azaltmak için tasarlanmıştır. Bu mekanizma Gilead Sciences'ın intravenöz remdesivir'inine benzerdir ancak EIDD-2801 oral bir ilaçtır. Bu ilaç, yeni koronavirüsle akraba olan SARS ve MERS'e karşı yapılan hayvan çalışmalarında umut verdi.
SAB Biotherapeutics ve CSL BehringCSL Behring şirketi, plazma tedavisi çalışmalarına ek olarak bir antikor tedavisi için SAB Biotherapeutics şirketi ile birlikte çalışmaktadır. Monoklonal antikorlar, adından da anlaşılacağı gibi, hedefledikleri protein üzerinde tek bir noktaya bağlanırlar. Ancak SAB şirketinin potansiyel hedefi SAB-185 ‘tir. Yani bu ilacı daha güçlü hale getirerek, poliklonal antikor (protein üzerinde birçok noktaya bağlanabilen) formunda üretmeyi hedeflemiştir.
 AlloVirBaylor Tıp Fakültesi ile birlikte çalışan AlloVir şirketi, yeni koronavirüsle savaşması için tasarlanmış bir hücre tedavisi geliştiriyor. Şirket, T hücrelerini sağlıklı insanlardan alıp ve koronavirüsün zararsız bir parçasına maruz bıraktıktan sonra onların bağışıklık tepkisini ölçmeyi hedeflemiştir. T hücreleri aktif olduktan sonra dondurulup daha sonra hastalara nakil edilebilmesi için saklanıyor.
 AmgenAmgen şirketi, Adaptive Biotechnologies şirketi ile koronavirüs enfeksiyonuna karşı antikor tedavileri geliştirmek için ortaklık kurmuştur. Bu şirket, virüse karşı etkili olabilecek antikorları izole etmek için koronavirüsten kurtulan insanların kanını tarayacak ve daha sonra potansiyeli olan ilaçları seçecek, geliştirecek ve onları üretecektir.
AstraZeneca  ve Vanderbilt University Medical CenterGlobal ilaç üreticisi olan AstraZeneca şirketi, Vanderbilt Üniversitesi Tıp Merkezi ile antikor tedavisi geliştirmek için bir anlaşma imzaladı. Vanderbilt şirketi, Covid-19’dan iyileşen insanların kanını incelemeyi hedeflemiştir. Antikor üreten beyaz kan hücrelerini izole ederek bunları klonluyor. Anlaşmaya göre; Vanderbilt, AstraZeneca'ya bu antikorların klinik gelişim için en iyi aday olanlarını seçiyor. Vanderbilt’in yaptığı bu çalışmalar Savunma Bakanlığı, Ulusal Sağlık Enstitüleri ve Dolly Parton tarafından desteklendi.
 CelltrionGüney Koreli ilaç üreticisi olan Celltrion şirketi, FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) onaylı olup, biyolojik olarak benzerlerini ilaç pazarlarına sunarak Covid-19 için antikor tedavileri geliştiriyorlar. Kore Hastalık Kontrol Merkezleri ile birlikte çalışan bu şirket, tedavi edilen ve iyileşen hastaların kanından koruyucu antikorlar içeren bir kütüphane elde ederek içlerinden en etkili olanı bulmak için onları tarıyor. Buna ek olarak şirket, tüm koronavirüs ailesine karşı insanları koruyabilen ‘‘süper antikor’’ diye adlandırdıkları antikoru araştırmaya devam ediyor.
 Eli LillyEli Lilly şirketi, koronavirüs enfeksiyonu için antikor tedavileri geliştirmek için AbCellera adlı Kanadalı bir şirketle ortaklık kurdu. Koronavirüsten iyileşen hastalardan alınan kan örneklerini kullanan AbCellera, insanları bu virüse karşı koruyabilecek 500'den fazla antikor tanımladı ve ortağı ile birlikte, hangisinin daha güçlü olduğunu belirlemek için çalışmalara devam ediyor.
 Grifolsİspanyol ilaç üreticisi olan Grifols şirketi, Covid-19’ a yakalanan hastaların kan plazması topluyor. Ayrıca bu şirket ABD hükümeti ile birlikte çalışıyor. Şirket iyileşen hastaları, ABD’de bulunan Grifols'taki 250'den fazla plazma toplama merkezine almayı planlıyor. Biyomedikal İleri Araştırma Kurumu ve FDA ile ortak çalışmayı planlıyorlar.
Neurimmune ve EthrisBiogen’in Alzheimer’ın hastalık tedavi aducanumabını (Alzheimer’ı yavaşlatan monoklonal bir antikor) keşfeden İsviçre ilaç üreticisi Neurimmune, hastaların akciğerlerine anti-koronavirüs antikorlarını doğrudan enfekte ederek oraya yerleştirme fikri üzerinde çalışıyor. mRNA'ya odaklanan ve  Alman şirketi Ethris ile birlikte çalışan Neurimmune, Covid-19 hasta kanından nötralize edici antikorları tanımlamak için çalışıyor. Bu işlem yapıldıktan sonra, Ethris bu antikorları kodlayan mRNA tasarlayacak ve bir inhalan (uçucu madde) içinde akciğere yerleştirilecek. Her şey yolunda giderse, şirketler enfeksiyonun bulunduğu alanda, antikor üreten ve doğrudan etki edebilecek bir ilaç üretmiş olacaklardır.
 PfizerPfizer şirketi, virüslerin çoğalmak için kullandığı bir enzimi hedefleyen antiviral bir ilaç geliştirmektedir. İlaç, daha önce ciddi akut solunum sendromuna (SARS) neden olan virüs ve yeni koronavirüsle bağlantılı olduğu için Pfizer’e bu fikri düşündürdü.
Regeneron PharmaceuticalsRegeneron şirketi, genetik olarak modifiye edilmiş farelerden insan antikorları üretme olanağına dayanarak, 50 milyar dolarlık bir işletmeye dönüştü. Şimdi bu teknolojiyi koronavirüs tedavisi umuduyla kullanıyor. Şirket, tescilli antikor üreten farelerini yeni koronavirüsün zararsız bir analogu ile bağlayarak enfeksiyon için potansiyel tedaviler üretti. 2015'te Ebola salgını sırasında tedavi edilen hastaların hayatta kalma oranlarını yaklaşık olarak iki katına çıkaran çoklu antikor bileşiği fikri ile ortaya çıktılar.
Takeda, CSL Behring, Biotest, BPL, LFB, ve OctapharmaBu altı şirket, Covid-19 tedavisi geliştirmek için iş birliği yapıyor. Amaçları, koronavirüsten iyileşen hastalardan alınan kandan plazma elde etmeyi ve daha sonra bu hastaları tekrardan koruyacak antikorların izole edilmesini hedefliyor. Elbette bu durum yeni bir fikir değil. 1918 İspanyol gribi salgını yüzünden viral salgınlarla mücadele için kan nakli kullanılmıştı. Şirketler, tedavi geliştirme sürecini daha verimli hale getirmek için güçlerini birleştirdiler.
Vir BiotechnologyVir Biotechnology, bulaşıcı hastalıklara odaklanan bir şirkettir. Yeni koronavirüsün viral bir akrabası olan SARS’tan ve SARS’ın neden olduğu salgınından sağ kalan insanlardan izole edilmiş antikorlara sahiptir. Ayrıca bu şirket, RNA sinyal yolağına etki ederek viral çoğalmayı durdurabilecek tedaviler üzerinde çalışmak için Alnylam Pharmaceuticals şirketi ile anlaştı.
Kaynak:
https://pharmaceuticalintelligence.com/coronavirus-portal/

Coronavirüs’te Aşı İçin İpucu: Şekerli Kamuflaj

Virüslere ve patojenlere karşı verilen savaşta, bilim insanları gen ve proteinlerin dışında hücre yüzeylerindeki karmaşık şeker veya “glikanlar”a da bakıyorlar
coronavirusproteinspikewhitneyAtife Nida Karakaya, (İnönü Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Yüksek Lisans Öğrencisi), Düzeltme: Hikmet Geçkil (İnönü Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü)
Hücrelerin dışında “tüylü” elbiseleri vardır. Bu size şaka gibi gelebilir, çünkü bilim kitaplarında hücreler genellikle içi su dolu balonlar gibi pürüzsüz bir şekilde resmedilirler. Fakat bu kesinlikle doğru değildir.
Gerçekte, bir hücrenin yüzeyi, ağacın gövdelerindeki dallar ve yapraklar gibi uzanan karmaşık ve çeşitli karbonhidrat (şeker) kümeleri ile süslenmiştir. Bu kısım, bir hücrenin dünyaya gösterdiği yüzüdür. Bu karmaşık karbonhidrat veya glikanlar, diğer hücreler veya moleküller ile karşılaşmalarında ve etkileşimlerinde kritik rol oynarlar.
Biyomedikal araştırmalarda glikanların önemi gittikçe artmaktadır.  Çünkü araştırmacılar, bu şekerlerin bağışıklık aktivasyonu, düzenlenmesi ve yönlendirilmesinde yardımcı olduklarını kanıtlamıştır.
“Glikanlar”ın insan sağlığı ve hastalıklarındaki yapı ve işlevlerinin incelenmesi ile çeşitli patojenler daha iyi anlaşılmış ve yeni terapilerin bulunması sağlanmıştır.  Ancak COVID-19 salgını bu konuya daha fazla aciliyet getirdi. Birçok bilim insanı glikan konusundaki bilgisinin SARS-CoV-2 virüsü ile mücadele için temel olabileceğine inanıyor. Bu nedenle, birkaç araştırma ekibi, bu virüsün potansiyel güvenlik açıklarına işaret eden glikanlarının ilk ayrıntılı modellerini yayınladı.

Şekerlerin Hayati Kullanımları 

Genomik ve proteomik çalışmalrı hep glikomiklerin önüne gemiştir. Bunun nedeni şekerlerin karmaşıklığı onları incelemeyi zorlaştırmaktadır. DNA, RNA ve proteinler, tanımlanmış kurallara göre inşa edilen doğrusal moleküllerdir. Bilim insanları bunları sıralamak, analiz etmek ve manipüle etmek için araçlara da sahiptir. Fakat glikanlar bilinen bir kalıbı olmayan dallanmış bir yapı gösterirler. Örneğin, iki aynı protein üzerindeki aynı bölge, çok farklı dallanma motifleri olan glikanlara sahip olabilir.
Glikanlar ayrıca DNA veya proteinlerden daha fazla potansiyel konfigürasyona sahiptir: örneğin, üç farklı nükletid altı farklı DNA sekansı ve üç farklı amino asit altı farklı peptit oluşturabilirken, üç glikan yapı taşı, binlerce yapı oluşturabilir. Glikanlar esnek, titrek ve değişkendir. Girift, dinamik ve tahmin edilemeleri zordur. Analizleri daha sofistike ekipman ve daha fazla teknik uzmanlık gerektirir.
image-asset
Sonuç olarak, “glikobiyoloji alanı daha uzman bir alt disiplini oluşturur. Bununla birlikte, 2010'larda, bu karbonhidratların biyolojide daha geniş bir şekilde dikkate alınması gerektiği anlaşıldı. Şekerler, sadece mutlu etmek için Noel hediyeleri değildir. Bunlar evin (hücrenin) yapısının kritik unsurlarıdır.
Glikanlar proteinlerin kararlı hale gelmesine yardımcı olur ve onların doğru katlanmasına da katkıda bulunurlar. Hücrelerin yüzeyindeki bir protein reseptörün hareket ve fonksiyonunu düzenlerler. Büyüme faktörü sinyali yolağından tutun sperm ve yumurtanın bağlanmasına kadar birçok süreçte rol alırlar. İnsanların kan grubunu belirlerler.
Kardiyovasküler (kalp-damar) hastalık, diyabet (şeker hastalığı) ve diğer birçok tıbbi durumlarda rol oynarlar. Yani, bu şekerler vücutta muazzam çeşitlilikte rollere sahiptir. Glikanların bileşimlerini, nerede bulunduklarını ve fonksiyonlarını henüz yeni anlamaya başlıyoruz.
Bu nedenlerden dolayı, şekerleri hesaba katmadan, proteinlerin ve hücrelerin nasıl etkileşime girip işlev gördüklerini tam olarak anlayamayız.

HIV Bize Bu Konuda Yol Gösteriyor

Glikobiyolojinin yükselişi özellikle immünoloji (bağışıklık bilimini) dönüştürücü olmuştur. Glikanlar bağışıklık hücrelerinin aktivasyonu, düzenlenmesi ve akışına yardımcı olurlar.
Bazı bağışıklık hücrelerimiz, diğer insanların, hayvanların veya patojenlerin hücrelerinin yüzey şekerlerini yabancı olarak algılar ve onlara karşı bir cevap verebilir.
Bakteriler ve virüsler bu olgudan faydalanmak için evrimleşti. Patojenler, konakçı hücrelere erişme, farklı hedef dokulara gitmek, bağışıklık sisteminden kaçınmak ve belirli hastalıklara yol açabilecek iltihaplanmayı başlatmada bu glikanları yolun her adımında kullanırlar.
Ancak bilim insanları, insanlarda bağışıklık yetmezliğine sebep olan HIV’nin biyolojisini detaylıca araştırmaya başlayana kadar bu bağlantıları henüz tam olarak bilmiyordu. Yani diğer deyişle, glikanlarla ilgili pek çok şeyi HIV yüzünden öğrendik.
abstractions-a-553
SARS-CoV-2 virüsünün insan hücrelerini enfekte etmek için kullandığı yüzey başak (Spike) proteininin bu modelinde, glikanlar içindeki katlanmış peptidin üstünde bir orman kanopisi gibi görünür. Araştırmacılar, bu modelleri proteinin savunmasız bölgelerini (kırmızı renkli) ve etkili aşı hedefleri olmayacak korumalı bölgeleri (siyah) belirlemek için kullanmayı umuyorlar.  doi: 10.1101/2020.04.07.030445
Eğer bir HIV aşısı konferansına giderseniz, aslında yüksek seviyede bir glikobiyoloji konferansı olduğunuzu görürsünüz.  Hemen hemen her HIV aşısı üzerine çalışan bir kişi, aşıyı tasarlarken ilk olarak şekerleri düşünür. Burada, HIV konakçının glikanlarını kendine bir battaniye gibi sarar ve konakçının bağışıklık hücrelerinden korunarak onun hücresel makinelerini rehin alıp kendisini üretmek için kullanır. Bu glikan kalkanlar virüsü bağışıklık sistemi hücresi gibi gösterir. Virüsün üzerinde de insan hücrelerine bağlanmasına ve bu hücrelere girmesine izin veren yüzey proteini tamamen bu şekerler ile kaplıdır: yani, bu yönde çalışan proteinlerin (reseptör) kütlelerinin en az yarısı karbonhidrattır… Yani, virüsler “koyun kılığındaki kurt” gibidirler.
GlycanShield_560Araştırmalar, HIV'inin yüzeyinin nerede ise tamamının glikanla kaplandığını gösteriyordu. Öylesine yüksek bir şeker yoğunluğu vardır ki, bu şekerlere insan glikanları için mümkün olan kimyasal değişiklikler yapmak nerede ise imkansızdı ve bağışıklık sisteminden saklanabiliyorlardı.
c9sm00579j-f1_hi-res
Virüs üzerindeki bazı glikan yamaları daha az olgun, daha ilkel bir kimyasal formda idi.  Bu primitif glikan yamaları HIV’in hem başarısı hem de zayıf noktaları idi. Yamalarını dolaşımdaki bağışıklık hücrelerine sunarak, virüs lenf düğümlerine kadar gelebiliyor ve orada T hücrelerini enfekte edebiliyordu.
Fakat birkaç yıl sonra, kronik olarak enfekte olmuş hastaların üçte birinde, bağışıklık hücreleri glikanları yabancı olarak tanımaya başlar ve patojenle savaşmak için antikorlar üretirler.  Keşfedilen bu antikorlardan ilki, HIV üzerinde belirli bir glikan kümesini tanıyordu. Ve bu büyük bir sürpriz oldu. Çünkü bilgilerimize göre, antikoarlar genellikle şekerleri değil proteinleri hedeflerdi. Fakat bu şekerler virüsler için insan hücreleri tarafından üretildiklerinden bunları hedef almak o zamana kadar mantıklı gelmiyordu. Çünkü onları hedef almak “otoimmün” bir yanıta yol açabilirdi.
Dolayısı ile, o zamana kadar şekerlere karşı bir antikor oluşturulamayacağı köklü bir dogma idi.
Ancak daha sonra bu glikanlara karşı birçok antikor tanımlandı ve protein/glikanın kombinasyonunu tanıyacak birçok antikor geliştirildi. Ayrıca, bu glikanlar virüsün proteinlerine erişimi engellediklerinden, bu zorluğu aşmak için de yöntemler geliştirildi. Yani, bu şekerler nötralize edici antikor çalışmalarını tamamen şekillendirmeye başladı.
Araştırmacılar, HIV ile savaşırken bağışıklık sistemini uygun şekilde uyarmak için, aşının glikan içermesi gerektirdiğini fark ettiler. Çıplak viral proteinlere karşı iyi çalışan bir aşı, glikan kalkanlarına sahip bu proteinlerin arkasına saklanan virüse karşı etkili olmayabilirler.
Dolayısı ile, virüsün glikanlarını tanıyan yeni HIV inhibitörleri geliştirmeye yönelik çabalar devam etmektedir. Bu antiviral tedavilerin bazıları klinik çalışmalara bile geçmiştir.

Önemli ama Korunmasız Bir Kalkan

Yoğun bir glikan kalkanı, grip virüslerini sadece bağışıklık sisteminden maskeleyerek değil, aynı zamanda gribin hareketli bir immünolojik hedef haline gelmesini de engeller.
Virüsler, şekersiz bölgelere yeni şekerler ekleyerek, daha önce etkili olan antikorları etkisiz hale getirebilir.
Ancak virüsler glikanlara başka şekillerde de güvenirler. İnfluenza (grip) kendisini konakçı hücre içine sokarken konakçı üzerinde yaygın olan bir glikana bağlar. Aslında şekerler, virüsün hangi dokulara ve hangi canlı türlere bulaşabileceğini belirlerler.
1274-influenza-virus
Örneğin, kuş gribi mutant suşları insan konakçılarına atladığında, bunun nedeni genellikle virüsün belirli glikanlarla etkileşimlerinin değişmiş olmasıdır. Bu virüsün glikanı, insanları kuş gribinden koruyan glikanlara göre sadece küçük bir farka sahiptir.
İnfluenza virüsü ayrıca konakçı hücrelerden kaçmak ve vücuda yayılmak için glikanları kesen bir enzim de kullanır. Tamiflu dahil olmak üzere çeşitli etkili grip antiviralleri, bu enzimleri inhibe eder.
Bakteriler de vücutta maskelenmek için benzer şekilde glikanlarını kullanır. Bazı bakteriler kendilerini insan glikanlarını taklit eden şeker kapsülleri ile kaplar; glikan bazlı aşıların bunlara karşı etkili olduğu kanıtlanmıştır. Bazı patojenler, bağışıklık sisteminin kendilerine karşı esen fırtınasından kaçmak için glikanları tuzak olarak bırakırlar.
Birkaç otoimmün bozukluk (örn., Guillain-Barré sendromu gibi), istilacıların glikanlarından kaynaklanan ve daha sonra sağlıklı insan dokularıyla çapraz reaksiyona giren antikorları tetikler.
Şimdilerde, bilim insanları COVID-19'un nasıl çalıştığını daha iyi anlamak için dikkatlerini SARS-CoV-2 virüsünü kaplayan glikanlara yönlendiriyorlar. Koronavirüs tarafından insan hücrelerine bağlanmak için kullanılan Spike (başak) proteininin bir glikan kalkanıyla kaplandığını, ancak HIV ve diğer birçok virüsten daha az yoğun olduğunu buldular.
coronavirusgoodsell
Dahası, bu glikan bölgeleri gripte ölçüde mutasyona uğramış gibi görünmemektedir. Bu da antikorların SARS-CoV-2'ye karşı başarılı bir araç olabileceğini düşündürmektedir. Glikanlar, başak proteininin belirli bölgelerini korur. Bu korumada, glikanların başka bir rolünün olduğunu şüphelendirecek boşluklar bulunmaktadır.
Viral proteinlerin kararlılığına katkı sunmaktan, enfekte ettiği hücrelere bağlanmasına yardımcı olmasına kadar, bu olası farklı işlevleri birbirinden ayırmak için modeller geliştiriliyor.
Bir grup bilim insanı, glikan içeren potansiyel bir antikor tedavisinin mümkün olabileceğini ileri sürmektedir. Devam etmekte olan diğer araştırmalar, korunmasız protein veya glikan-protein kombinasyonlarının hedeflenecek potansiyel güvenlik açıkları olabileceğini göstermektedir.
Ancak şimdilik, klinik çalışmalarda denenen COVID-19 aşılarının genellikle DNA veya RNA bazlı olduğu görülmektedir.
[caption id="attachment_5925" align="alignnone" width="900"]EWYjHHZXYAA4dv6 Grafik resim. Dr. Özdoğan'ın izniyle[/caption]
Böyle çok yönlü yeni bir virüs, gözlerimizi neredeyse her şeye açmamızı gerektirir.
Daha önceki binlerce glikan analiz verisi, COVID-19 verileri ile birlikte değerlendirilerek, bu şekerlerin enfeksiyon riski ve şiddetli semptomlara yatkınlıktaki rolleri tahmin edilmeye çalışılıyor.
Bazı araştırmalar ise kanser dahil birçok hastalıkta bu glikanların rollerine odaklı. Yani “glikomik” üstesinden gelmemiz gereken bir sonraki engel gibi görünüyor. Genomik ve proteomikten sonra bu konulardaki yeni cephe glikomiktir.
Kaynak: Quanta Magazine
CRISPR-Cas9 Rehberi