Daha önceki bir yazımda okulların başarıyı nasıl körelttiğini ve toplumları okuma, düşünme ve yaratıclığa karşı adeta nasıl allerjik yaptığını yazmıştım: Başarıyı Köreltenler: Okullar!
Öğrencilerin konuları anlama, yorumlama ve verilen problemi çözme ve yaratıcı becerilerini ölçen PISA testinden de burada ve burada bahsetmiştim.
Bu yazımda eğitim kalitesinde ve PISA testlerinde dünya ülkelerinin en tepesinde olan Finlandiya’nın bu başarısındaki çarpıcı bir ipucunu vereyim:
Öğrencilere EV ÖDEVİ vermemek!
Doğru okudunuz… Finlandiya’da öğrencilere ev ödevi verilmez. Haftalık ders saati ise en fazla 20 saat. Yani, günde 4 saat.
Peki biz dahil çoğu ilkede ev ödevi (home work) niye verilir?
Cevap: Öğrencileri başından savmak için.
Hem öğretmenlerin hem de velilerin işine gelir bu gaddar! durum. Öğretmenlerin işine gelir çünkü saatlerce ödevle cebelleşen çocukların ağızlarını açıp bir yorum yapacakları enerjileri kalmaz. Anne ve babanın işine gelir çünkü çocuklar mahkumlar gibi odalarına kapanır ya da kapatılır ve böylece ayak altında dolaşıp babanın maç seyretmesi, annenin pembe dizi izleme zevkine maydanoz olmazlar.
Bir kere “ödev” sözcüğü bile öğrencileri eğitimden soğutmak için yeter de artar bile. Neyi niçin öğrendikleri konusunda en ufak bir fikri olmayan öğrencileri, evlerine gönderirken onlara boğuşup duracakları bolca ödev vermek onların eğitimine vurulacak en büyük darbedir: okuldan çıkarken bir sonraki gün getireceği ödevi düşünen asık suratlı ve mutsuz öğrenciler…
Öf dedirten ve hiç bitmek bitmeyen ödevler… Bugün yaz yarın boz cinsinden bir ton saçmalık, bugün ezberle yarın unut cinsinden bir ton rakam, ifade ve formül…
Bu eğitim sistemini şuna benzetebilirsiniz: Bir şehrin telefon rehberini, yabancı bir sözlükteki tüm sözcükleri veya sayıların logaritmasını çocuklara ezberletmek. Bilgisayar, hesap makinesi, akıllı telefonlarla dijitalize olmuş dünyamızda bunların pratikte kime faydası olacak?
Sonuç: Okuldan eve gelip gün yüzü görmeyen (dolayısı ile vücuttaki vitaminleri eksik), arkadaşları ile çıkıp bir oyun oynamayan (hareketsizlikten obez olmuş), konuşmayan ve dolayısı ile anlama ve yorumlama becerileri dumura uğramış, sağlıksız ve sadece öğretilen ezbere hastalıklı bilgiye mahkum edilmiş beyinler…
Webster sözlüğündeki 1 milyon İngilizce kelimeyi öğrencilere ezberletmekle onların İngilizce konuşup anlayabileceğini mi düşünüyoruz?
O zaman önce biz eğiticilerin adam gibi bir eğitim alması gerekir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder