Bir örnek mi istiyorsunuz?
Kutu kola ve soda açacakları...
Açma pulundan tutup, yukarı kaldırdığınızda yırtılan kısım "cumburlop" içeceğin içine giriyor. Ve tabi kapaktaki tozun yanında mikroplar da...
21. yüzyılda ciroları milyar dolarları bulan bu büyük büyük firmaların mikroptan, bakteriden, virüsten haberi yok zannedersiniz.
Kimisi günlerce, haftalarca ve hatta aylarca depolarda tutulan bu kutuların üzerinde gezen fare, sıçan ve türlü türlü haşereleri bir düşünün. Onların ayak, ağız ve vücutlarından gelen her türlü mikrop. Bu kutuları oradan buraya taşıyan insanların ellerinden gelen bulaşmalar...
Ne iğrençlik, ne iğrençlik!
Ancak, sermaye bilimin rehberliğini falan takmaz. Yeter ki şirketi ve ülkesi insanların cebindeki son kuruşu da alsın. Onlara hastalık ve ölüm mü getirmiş... Kimin umurunda!
7.5 milyarı bulan insan nüfusu olunca, toplumların vatandaşlarına verdiği değer de bu kadar oluyor sanırım...
Biz bilim insanları bile derslerde mikrop, kontaminasyon vs anlatırız ancak, bu kutuları çoğu zaman silmeden ve hatta açma pulunun üzerinde bir kirlilik var mı yok mu bakmadan açar kafaya dikeriz. "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" özdeyişi bu olsa gerek...
Zenginliğin ve yaygınlığın büyüsüne kapılmak da bu olsa gerek. Dünyada her tarafta varsan ve çok satıyorsan riski kimse görmez ya da görmezden gelir. Çünkü, herkes onu öyle tüketiyorsa, senin çekincen evham olarak kabul edilir...