Scientia, Fortitudo et Virtus (Bilgi, Cesaret ve Fazilet)

29 Nisan 2018

Science ve Nature’da bu hafta…

human_genome
Neden Science ve Nature? Resmin üzerine tıklayın...

Metabolizmayı bozarak otoimmün hastalıkları tedavi etmek

Otoimmün (vücudun kendine karşı bağışıklık geliştirmesi) ve enflamatuar (iltihabi) hastalıklar, bağışıklık hücrelerinin uygun olmayan ve uzun süreli aktivasyonunun neden olduğu durumlardır. İltihabi mediyatörlerin sürekli olarak devam eden üretimi doku hasarına neden olur. 

Dimetil fumarat (DMF) fumarik asitin bir metil esteri olup, bir çeşit otoimmün cilt hastalığı olan psoriasis tedavisinde kullanılmaktadır.  2013 yılında DMF, yine otoimmün bir hastalık olan multipl sklerozun (MS) tedavisi için onaylanmıştır. Bununla birlikte, DMF'nin etki mekanizması bilinmemekte idi.

Bu hafta bilim adamları DMF'nin yararlı etkilerinin, gliseraldehid-3-fosfat dehidrogenaz (GAPDH) enzimini inhibe etmekle ilişkili olduğunu gösterdi. GAPDH, glikoz metabolizmasının ana yolaklarından olan glikolizde merkezi bir enzimdir.

Bu çalışma bize şunu gösteriyor: bağışıklık yanıtlarını modüle etmek için metabolizma hedeflenebilir.
Genom güdümlü kanser tedavisi bir aldatmaca mı?
Kanserin ilerlemiş haline sahip hastalar için seçenekler tükenirken, birçok kanser merkezi şu anda şu umudu sunuyor: Tümörünüzün genomu dizilensin ve doktorlarımız kanserinizin zayıf noktasını hedefleyen bir ilaçla sizi tedavi etsin. 

Ancak, bu verilen sözün abartılı olduğunu söyleyen bilim insanları da var. Geçen hafta, alandaki iki önemli ses, Şikago'daki Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği'nin yıllık toplantısında kişiye "özel onkoloji" olarak adlandırılan bir konuda karşı karşıya geldiler. Genom tabanlı kanser tedavileri konusundaki tartışmalar bilim insanlarını da bölmüş durumda.

Bir hastaya maliyeti 1 milyon dolarları bulan bu tür tedavilerin parayı götürdüğü, ancak tama olarak ne getirdiği belli değil.

diagnostics

CRISPR ile yeni nesil teşhisler

Bulaşıcı hastalıkların hızlı ve doğru bir şekilde tanımlanması, klinik bakım ve hastalıkların yayılmasını sınırlamak için elzemdir. Prokaryotların (bakteri ve arkea) CRISPR ve CRISPR ile ilişkili (Cas) proteinlerin aracılık ettiği kalıtsal adaptif bağışıklığa sahip olduğunun keşfi, gen düzenlenmesi başta olmak üzere moleküler biyolojide devrim niteliğinde ilerlemelere yol açmıştır.

Bu hafta araştırmacılar Zika virüsü, Dengue virüsü ve insan papilloma virüsünün (HPV) tespiti, bulaşıcı olmayan enfeksiyon hastalıkları ve  akciğer kanseri hastalarında dolaşımdaki DNA'larda gen mutasyonlarının saptanmasında CRISPR-Cas'ın moleküler teşhis aracı olarak kullanılması konusunda perspektifler sundular.


Henüz yeni olan CRISPR-Cas teknolojisi; meyve-sebze üretimi, içerik zenginleşitirmesi, mikroplara ve yukarıda belirtildiği gibi virüslere karşı mücadele için yakın zamanda kullanılacağı düşünülmektedir. Ancak, hedef dışı değişikliklere sebep olmasından dolayı bu teknoloji ile insanda bazı genetik hastalıkların düzeltilmesi (özellikle tek genle geçen) konusu henüz bilinmeyen bir gelecekte olabilecektir.

7 Nisan 2018

Temel Bilimlerin Önemi: Bir Amerikan Örneği…

Amerika Ulusal Bilim Vakfı (National Science Foundation, NSF) tarafından “Dünyayı Bilim Yolu ile Değiştirmek” raporunun 2. baskısı yeni yayımlandı (LINK).
Amerika taktir edersiniz ki “salak” bir ülke değil. Bir şekilde dünyanın en parlak beyinlerini ve girişimcilerini cezbediyor.
Bu raporu okuyunca Amerika’nın neden bilim ve teknolojinin merkezi olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz: merak ve üretim.
Merak onları bilimde bir numara yaparken, üretim onları teknolojide bir numara yapıyor.
Merak; düşünce sınırlarının olmadığı, hiç bir tabu gözetilmeden bir konuyu anlama (ve tabi tartışma) ortamının sağlanması ile daha da uyarılırken, üretim ise bilimsel verilerden yola çıkarak iğneden ipliğe toplumun ihtiyaçlarının karşılanması konusunda yaratıcı uygulamalarla oluyor.
Üreticiliğin olmazsa olmazı tabi sıkı bir “fikri ve sınai haklar” kanunu ve mevzuatının olması. Kimse kimsenin fikrini, zikrini ve tabi ürettiği ürünü kopyalayamıyor. Bu da, yaratıcılık ve girişimciliği getiriyor. Bu nedenledir ki, Amerika her yıl yaratıcı ve çığır açıcı buluşlara verilen Nobel Ödüllerini silip süpürürken, sadece teknolojik olarak ileri olan Güney Kore ve Japonya gibi ülkeler ise nal topluyor.
Her ne ise konumuza dönersek …
Ülkemizde temel bilimler (Fizik, Kimya, Biyoloji) patır patır kapanırken, Amerikan NSF’si bu tür alanlara proje desteğini arttırarak devam ediyor. Proje sahiplerinden hiç de bir ilaç veya alet geliştirmeyi beklemiyor.
Çünkü, NSF biliyor ki, bugünün araştırma ve buluşları yarının ürünlerine bir şekilde dönecektir. Hücreyi bilmeden kanserin nasıl geliştiğini, kanseri bilmeden kanser ilacını geliştiremezsiniz.
Ne yazık ki çoğu ülke yılları bulabilen böyle meşakkatli bir yolu seçeceğine, parası varsa doğrudan o ürünü alma yoluna gidiyor. Bu durum sadece ülkenin ekonomisini değil insan zihnini de zayıflatıyor.
Böylece, bir telefonun veya İnternetin nasıl çalıştığını merak edip benzer sistemleri geliştirecek bireyler yerine, kulağında akıllı telefon, önünde Facebook ekranına mahkum olmuş, entelektüellik ve gözünde hiç bir anlam göremediğin bireyler! Amerika’nın da ekseriyeti böyle olabilir. Hatta en çok evsiz en çok seri katil de bu ülkede olabilir. Ancak, sağladığı ortamla en azından bilim insanı ve girişimcisi tüm toplumu (bazen dünyayı) peşinden sürükler.
İşte size NSF başkanının bu raporda söyledikleri:
NSF’nin yıllık bütçesinin yüzde doksan üçü, çığır açan temel araştırmalara, STEM (yani Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) eğitiminine ve STEM işgücünün gelişimine ayrılmaktadır. Bilim ve mühendislik çalışmaları, ABD ekonomisinin güçlü ve rekabetçi kalmasını sağlar.  
Misyonuna sadık kalan NSF, ulusun bilim ve teknolojide önemli bir küresel aktör olarak kalmasını ve sürekli bir keşif ve inovasyonla ön saflarda yer almasını sağlıyor.
France A. Córdova (NSF Direktörü)
NSF’ın misyonunda şunlar yazılıdır: “Bilimin ilerlemesini teşvik etmek; Ulusal sağlık ve refah ilerletmek, milli savunmayı güvenceye almak“.
Rapordan bir başka paragraf:
Temel araştırmalar mümkün olanın sınırlarını zorluyor ve etrafımızdaki dünyayı daha derin bir anlayışa kavramamızı sağlıyor. Ulusal Bilim Vakfı (NSF), tüm bilim ve mühendislik (S & E) alanlarındaki sorulara cevaplar için özenli bir çaba sarf etmektedir.
İşte size sayılarla NSF:


NSF
Rakamlar 2017 aktivitelerine aittir.

NSF’in araştırma ve eğitime ayırdığı %93’lük bütşenin büyük kısmını götüren Biyoloji için NSF raporunda şöyle denilmektedir:
NSF’nin Biyolojik Bilimler Direktörlüğü (BIO) tarafından desteklenen temel araştırmalar, insanların ve diğer hayvanların, bitkilerin ve bir dizi mikroorganizmanın birbirleriyle nasıl e birbirleriyle nasıl etkileştiklerini ve çeşitli çevresel koşullara nasıl tepki verdiklerini ve bunlara nasıl uyum sağladıklarını anlamaya çalışır.
BIO destekli araştırmacılar, Dünya’daki yaşamın nasıl geliştiğini ve çeşitlendiğini belirleyen temel kuralları anlamaya çalışırlar. Biyologların çalışmaları hastalıkların önlenmesi ve tedavi edilmesi, tarım uygulamalarının iyileştirilmesi ve doğal kaynakların korunması için yeni yollara götürür.
Teknoloji ile dönüştürülen biyoloji alanı  “Büyük Veriler” in de dahil edilmesi ile, yeni atılımların eşiğinde durmaktadır. Bu da, Bilim ve Mühendsilik alanlarındaki araştırmacıları meşgul etmektedir. NSFBIO , biyolojik bilimleri ilerletmek için gereken altyapıya, araçlara ve teorilere yatırım yapar ve ABD’nin keşfin ön safında kalmasını sağlar. NSFBIO tarafından finanse edilen araştırmalardan elde edilen sonuçlar insan sağlığını, gıda güvenliğini, biyoçeşitliliğin korunmasını ve daha fazlasını sağlayarak biyolojiyi 21. yüzyılda yenilik için bir motor haline getirmektedir.
Eh. bunun üzerine artık ne söylenebilir… Umarım “parası bol, beyni boş”  ülkelerden biri olmayız!

27 Şubat 2018

Hangi biomedikal çalışma en değerlisi: Bir karşılaştırma! (Which is the MVP of biomedical innovation?)

Amerika’nın bilim ve sağlık alanında önemli bir haber ve yorum sitesi olan STAT’ın biyomedikal alanında öncü çalışmaları ile bilinen araştırma kurumları arasında MVP’yi (yani en değerli oyuncuyu) seçmek için bir anket hazırlamış.

Ankette, benzer işi yapan kurumlardan ikişer tane seçilmiş ve bunlardan hangisinin yaptığı çalışmanın daha önemli olduğu seçmenlere soruluyor. Böylece en son finalistler ve finalist belirlenecek.

Oyum saklı! Bilim haberciliğinde ödül sahibi yazarlar tarafından karar verilen bu 64 kadar çalışma ve aktörleri şöyle… (uzun bir anket ve ne yazık ki İngilizce!):
012345678910111213141516171819202123
Kaynak: STAT

31 Ocak 2018

Türkiye'de Doktora: Sayısal Veriler...

12345678 9101112131415161718


MEZUN DOKTORA ÖĞRENCİLERİNİN AKADEMİK ALANDA, ÜNİVERSİTELERDE VE ENDÜSTRİDE İŞ OLANAKLARINI ARTIRMA ÇALIŞMALARI
(Doktora Öğrencileri İçin İş Marketler - Job Markets)
Türkiye'de üniversiteler ihtiyaçları olan alanlarda akademik ilanları ulusal basında ve kendi web sitelerinde yayınlamakta, başvuruları almakta ve oluşturulan jürilerce uygun görülen öğretim görevlisini bünyelerine katmaktadır. Bu yapının üst ayağı YÖK'te yapılan kadro çalışmalarıdır.

Halbuki sürecin bir başka boyutu özellikle doktorasını yeni bitirmiş, akademiye veya endüstriye katılarak alanında ilerlemek isteyen yüzlerce genç akademisyen adayından üniversitelerimiz haberdar olamamaktadırlar. Bu amaçla özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Avrupa'da genç akademik grubun tanınmasını sağlayan –İş Marketler- tanıtım ve iş marketleri bu alanda yön verici ve destekleyici olmakta ve çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu tanıtımda doktorasını bitirmiş genç aday bir fotoğrafıyla birlikte kendi özgeçmişini, tez konusunu, danışmanının ve tez hocasının kim olduğunu ve çalışma alanlarını detaylı bir şekilde tanıtmaktadır. Bu tanıtımda özellikle doktorantın araştırma potansiyeli ve araştırma ilgi alanı öne çıkarılmalıdır. Bu tanıtım, akademiye, endüstriye ve de uluslararası görünüme açık olacaktır. Dolayısıyla doktoralarını tamamlamış, akademinin en genç kitlesine ciddi bir görünürlük ve tanınırlık sağlayacaktır.

Yükseköğretim Kurulu 2017 yılından itibaren kendi web sayfasında böyle bir çalışmayı başlatmanın hazırlığındadır. Ayrıca üniversitelerimize kendi web sayfalarında kendi yetiştirdikleri doktora öğrencilerini akademik alanlarına göre tanıtan sayfalar açmalarını önerecektir.

Böylece arzu ettiğimiz özellikle ülkenin Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde öğretim üyesi, akademisyen ve araştırmacı bulmakta zorlanan üniversitelerimiz doğrudan bu doktorantlarla görüşebilecek veya kümülatif araştırma gruplarının oluşması sağlanacaktır. Ayrıca sadece ulusal değil uluslararası akademi dünyası da ülkemizde yetişen bu gruba ulaşabilme olanağı elde edecektir.

Web sayfası dışında senede iki kez doktorantların üniversitelerle yüz yüze tanışmasını sağlayacak çeşitli toplantılar düzenlemek de planlarımız arasındadır. Yüz yüze yapılacak toplantılara yurt dışından da birçok dekan ve rektörün katılımını sağlayacağız.
Bu katılımla genç akademisyen adaylarının akademide birlikte çalışmalarının güçlenmesi, iletişimlerinin artması ve uluslararası bağlantılar kurabilmeleri de hedeflerimiz arasındadır.

Kaynak: YÖK, 100/2000 Projesi

100/2000 YÖK Doktora Programları Projesi
Küresel rekabet ortamında ülkelerin pozisyonlarının belirlenmesinde yükseköğretim odaklı süreçlerindeki performanslarının etkisi önemlidir. Bu kapsamda birçok ülkede yükseköğretim odaklı rekabete açık ve özellikle araştırmacı insan kaynağının geliştirilmesine yönelik programlar başlatılmıştır, bunlardan bazıları aşağıdadır:
Almanya Excellence Initiative
Çin Project 985 ve Project 865
Kore Brain Korea 21 programme
Japonya Global 30
Tayvan Top Universities Project
Rusya 5-100 Project

Türkiye'nin 2023 yılı için ekonomide bilimdeki hedefleri kapsamında, yükseköğretim odaklı olarak önüne koyduğu stratejilerin başında:
· Bilgi transferi ekosisteminin oluşturulması ve geliştirilmesi,
· Eğitim ve insan kaynakları sisteminin oluşturulması ve geliştirilmesi, gelmektedir.

Bu konuda özellikle 2011 yılından sonra birçok kurum tarafından çalışmalar başlatılmıştır. Ancak sürecin en önemli girdisini oluşturacak nitelikli insan kaynağının nicel ve nitel kapsamda geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Mühendislik ve teknolojide doktora alanı olarak seçtiğimiz başlıklar, çalışılacak konuların ekonomik refah için bir üretim getirmesi, ekonomik ve toplumsal faaliyet alanlarına uygulanabilir olması ve uygulandıkları alanlarda üretkenliğin artmasının sağlanabilmesi hedeflenmektedir. Yarının dünyasında iddia sahibi olmanın yolu buradan geçmektedir ve YÖK bunu bir stratejik hedef olarak benimsemiştir. "Kalite güvencesi" kavramı, yükseköğretimin ve onun en önemli görevlerinden biri olan araştırmanın uluslararasılaşmasında aranılan ciddi bir değerdir. YÖK, 100/2000 Projesi sadece mali bir fonlama kaynağı olarak görülmeyecek, aynı zamanda kalite kavramını doktora sürecinin her döneminde takip edecektir. Çünkü, doktora (PhD) uluslararası bir kavramdır. Mobilitenin ve disiplinler arası çalışmanın bu kadar önde olduğu bir dönemde doktora programlarının da uluslararası eğitim değerleriyle yürütülmesi şarttır. 100/2000 Projesi'nin, üniversitelerimizde doktora kariyerini bugünkü olduğundan daha da öne taşıyacağını ümit etmekteyiz. Ülkemiz doktoralı insan kaynağı oranında 1000 kişiye 0.4 doktoralı insan kaynağı düşmektedir. Bu oran Çin'de, 2.2, ABD'de 1.7, Avrupa Birliğinde 1.5, Güney Kore'de 1.4, Kanada'da 1.2, Japonya'da 1.1'dir.

100 / 2000 Programı bu amaca yönelik olarak ülkemizin ihtiyaçları ve gelişim alanları dikkate alınarak uzun ve katılımcı bir yaklaşımla tasarlanmıştır ve geleceğe yönelik etkin bir projedir. Bu program kapsamında ülkemizin öncelikli alanlarına yönelik 100 alanda 2000 doktoralı insan kaynağı yetiştirilecektir. Bu insan kaynaklarının istihdamı ise sadece akademiye yönelik olmayıp, özellikle kamunun ve özel sektörün de gelişimi odaklı süreçlerine de ciddi yararlar sağlayacaktır.

Özetle 100 / 2000'in amacı hedefler doğrultusunda seçtiğimiz belirli alanlarda yetkinleşmektir. Şimdi bu genç ve dinamik nesile bunu tam olarak ifade etmeyi ve sürdürülebilir kalkınmayı önüne hedef koymuş Türkiye'de rol sahibi olabilmeleri için onları yetiştirdiğimizi anlatabilmemiz gerekmektedir. Çünkü Türkiye'nin bu alanlardayetkin bilim adamları olmalıdır.

2023 için çizilen vizyonda "net katma değerini kendi beyin gücüne dayanarak artırabilen" bir Türkiye hedeflenmektedir.

Hangi Alanlarda Verilmektedir?
1. TEMEL BİLİMLER VE MÜHENDİSLİK (Üst Alan)
01.01. Bulut / Nesnelerin İnterneti / Sosyal Ağlar / Büyük Veri (Alan)
01.01.01. Bilgi Güvenliği
01.01.02. Siber Güvenlik
01.01.03. Kriptoloji
01.01.04. Veri Madenciliği ve Veri Depolama
01.01.05. Veri Analitiği
01.01.06. Örüntü Tanıma Analizi
01.01.07. Biyometri ve Mahremiyet
01.01.08. Yüksek Başarımlı Hesaplama
01.02. Havacılık ve Uzay (Alan)
01.02.01. Hava ve Uzay Araçları Tasarımı
01.02.02. İtki Sistemleri
01.02.03. Otonom İnsansız Hava Araçları
01.03. Sağlık ve Moleküler – Hücresel Mühendislik (Alan)
01.03.01. Biyomalzeme ve Doku Mühendisliği
01.03.02. Biyomedikal Ekipmanlar (Tıbbi Cihazlar)
01.03.03 . İnsan Beyni ve Nörobilim
01.03.04. Nörogenetik
01.03.05. Gıda-Metabolizma Etkileşimi
01.03.06. Nanobiyoteknolojik Güdümlü İlaçlar
01.03.07. Biyosensörler
01.03.08. Biyoenformatik
01.03.09. Aşı Çalışmaları
01.03.10. Translasyonel Tıp
01.04. Gıda Teknolojileri (Alan)
01.04.01. Organik Tarım
01.04.02. Gıda Biyoteknolojisi
01.04.03. Gıda Güvenliği ve Gıda Güvencesi
01.05. Ulaştırma Akıllı Ulaşım Sistemleri (Alan)
01.05.01. Sürdürülebilir ve Akıllı Ulaşım
01.06. Enerji Teknolojileri (Alan)
01.06.01. Hidrojen ve Yakıt pilleri
01.06.02. Güç ve Depolama Teknolojileri
01.06.03. Enerji Depolama ve Enerji Malzemeleri
01.06.04. Yenilenebilir Enerji Kaynakları / Teknolojileri (Güneş Enerjisi, Rüzgar Enerjisi, Jeotermal, Hidrogüç)
01.06.05. Nükleer Enerji
01.07. Robotlar ve Akıllı Sistemler (Alan)
01.07.01. Robot Teknolojileri
01.07.02. İnsan- Bilgisayar Etkileşimi
01.07.03. Yapay Zeka
01.08. Malzeme Bilimi ve Mühendisliği (Alan)
01.08.01. Enerjik Malzemeler Teknolojileri
01.08.02. Yeni 3B Eklemeli Üretim
01.08.03. Akıllı Malzemeler
01.08.04. Biyobenzetim
01.08.05. Sıvı Arıtma Teknolojileri
01.08.06. Çalışanı Koruyucu Malzemeler (PPE)
01.08.07 . Fotonik
01.09. Mikro/Nano/Opto-elektronik ve Yarı İletken Teknolojileri (Alan)
01.09.01. Mikro ve Nanoteknoloji
01.09.02. Sensör Teknolojileri
01.10. Savunma Teknolojileri (Alan)
01.10.01. Savunma Sistemleri Entegrasyonu ve Sistem Mühendisliği
01.10.02. Savunma Bilişimi, Modelleme ve Simulasyon
01.11. Sürdürebilir Çevre Yönetimi Teknolojileri, Ekosistemler ve Sürdürülebilir Yapılı Çevre (Alan)
01.11.01. Sürdürülebilir ve Akıllı Kentler
01.11.02. Sürdürülebilir ve Akıllı Yerleşke
01.11.03. Sürdürülebilir Yapı Malzemeleri ve Teknolojileri
2. SAĞLIK (Üst Alan)
02.01. Tıp - Temel Bilimler (Alan)
02.01.01 . Moleküler Patoloji
02.01.02. Moleküler Farmakoloji ve İlaç Araştırmaları
02.01.03. Tümör İmmunolojisi
02.01.04. Moleküler Onkoloji
02.01.05. Gen Tedavisi ve Genom Çalışmaları
02.01.06. Kanser Epidemiyoloji
02.01.07. Doğal ve Bitkisel Ürünler, Kozmetik Ürünler
02.01.08. Farmakoekonomi ve Hasta Güvenliği
02.01.09. Farmasötik Biyoteknoloji ve İlaç Tasarımı
02.01.10. Fizyopatoloji
02.02. Tıp - Klinik Bilimler (Alan)
02.02.01. Hastane Enfeksiyonları
02.02.02. İnme (Stroke): Nörolojik Motor Rehabilitasyon
02.02.03. Davranış Bilimleri ve Yapay Zeka
02.02.04. Nörofizyoloji
02.02.05. Radyofarmasi ve Nükleer Tıp
02.02.06. Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları
02.02.07. Klinik Beslenme
02.02.08. Moleküler ve Hücresel Gastroenteroloji
02.02.09. Metabolizma ve Kronik Hastalıklar (Obezite, Diyabet ve Ateroskleroz)
02.02.10. Otoinflamatuar Hastalıklar
02.02.11. Afet Tıbbı
02.02.12. KBRN Çalışmaları
02.03. Hemşirelik (Alan)
02.03.01. Psikiyatri Hemşireliği
02.03.02. Diyabet ve Podoloji Hemşireliği
02.03.03. Geriatri Hemşireliği
02.03.04. Acil Hemşireliği
02.03.05. Yoğun Bakım Hemşireliği
03.SOSYAL BİLİMLER (Üst Alan)
03.01. Hukuk (Alan)
03.01.01. Kamu Hukuku
03.01.02. Özel Hukuk
03.02. Sosyal Bilimler (Alan)
03.02.01. Katılım Bankacılığı
03.02.02. Kentsel Dönüşüm Çalışmaları
03.02.03. Yaşlılık Çalışmaları
03.02.04. Yoksulluk Çalışmaları
03.02.05. Göç Çalışmaları
03.02.06. Uluslararası Güvenlik ve Terör
03.02.07. Sosyal Medya Çalışmaları
03.02.08. Psikoloji
03.02.09. Felsefe
03.02.10. Mantık
03.02.11. Eski Türk Dili
03.02.12. Okul Öncesi Eğitim
03.02.13. Özel Eğitim (Yetenekli, Engelli vb)
03.03. Filoloji (Alan)
03.03.01. Ermenice
03.03.02. İbranice
03.03.03. Çince
03.03.04. Rusça
03.04. Yönetim Bilimleri (Alan)
03.04.01. Bilim ve Teknoloji Politikaları
03.04.02. Tedarik Zinciri Yönetimi
03.04.03. Ar-Ge Yönetimi
04. MİMARLIK VE TASARIM (Üst Alan)
04.01.01. Mimarlık
04.01.02. Endüstriyel Ürünler Tasarımı
04.01.03. Şehir ve Bölge Planlama
04.01.04. Restorasyon
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU TARAFINDAN DOKTORA PROGRAMLARINA KAYITLI ÖĞRENCİLERE VERİLECEK BURSLARA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR

19 Ocak 2018

Çok az üniversitenin başardığı: Akademik Mükemmeliyet Merkezi ve Dünya Çapında Olmak!

ranking-univBirçok üniversite için, “dünya çapında olmak” statüsü ya önemli bir başarı ya da kalıcı bir hedeftir. Birinci sınıf üniversite herkes için farklı şeyler olabilir: yenilik merkezi, ekonomik bir motor ve bölgesel veya ulusal prestij ve gurur noktası. Bu nedenle, dünya standartlarında bir başarıdan ne kastedildiğinin anlaşılması kolaydır.
Her ülke birinci sınıf bir üniversite veya üniversiteler ister. Birçok ülke onlarsız  olamayacağını düşünür. Sorun şu ki, dünya çapında bir üniversitenin ne olduğunu kimse bilmiyor ve dünya çapında olmak için nelerin gerektiğini hiçbir ülke bilmiyor.
Bu raporda, bir üniversitenin mevcut kaynakları ile seçkin bir üniversite grubuna girme yolunda ilerleme, değerlendirme ve kıyaslama sağlayacak materyallerin bazılarını kısaca gözden geçireceğiz.
Dünya Ligi Üniversitesi Olmak!
Philip Altbach ve Jamil Salmi, 2011 tarihli “Akademik Mükemmelliğe Giden Yol” kitabında üç temel özellikle “Dünya Çapında Üniversite”yi tanımlıyor:
  1. Üstün beceri ve yeteneklerle donatılmış akademik kadro ve öğrenci profili 
  2. Zengin bir öğrenim ortamı yaratmak ve ileri araştırmaları desteklemek için bol miktarda kaynak
  3. Öngörüyü, stratejik vizyonu ve bürokrasiye aşırı bağımlılık olmaksızın değişiklik yapma esnekliğini destekleyen uygun yönetim prosedürleri.
Dünya çapında olmak için bir üniversite ayrıca, uluslararası bir eğitim-öğretim kadrosu ve öğrenci profili ve küresel bazda istihdam edilebilir mezunlar vermelidir. Benzer şekilde, bir üniversite dünya çapında tanınmak için iş ve uluslararası kaynaklardan gelen yatırımları cezbetmeli ve araştırma ve teknolojik atılımların bulgularından yararlanmalıdır.
Dünya çapında üniversitelerin, bir dizi disiplin ve alanda bilgi yaratma ve yayma, ulusal ve uluslararası seviyede seçkin bir eğitim sunması beklenir.
Tabii ki, hiçbir üniversite kendini “dünya çapında bir üniversite” olarak ilan edemez. Bir üniversitenin akademik statüsü resmi sıralamalarda sunulan objektif değerlendirmeler ile teyit edilmelidir. Bunlara örnek olarak Şanghay Jiao Tong Üniversitesi tarafından hazırlanan “Dünya Üniversitelerinin Akademik Sıralaması” verilebilir; bu sıralamada 3000 üniversite analiz edilir ve ilk 500 sıralamaya tabi tutulur. Benzer şekilde US News tarafından her yıl “En İyi Global Üniversiteler” adı altında atıf etkisi, itibar ve diğer parametrelere göre en yüksek performans gösteren 750 üniversite sıralanır. Bu iki sıralama “Web of Science” verileriyle desteklenmektedir. Ayrıca 2015’ten bu yana, Thomson Reuters’in eski IP & Science şirketi olan Clarify Analytics tarafından üretilen verilere dayalı bir akademik sıralama da bulunmaktadır.
dunya-capinda
Kaynak: The Road to Academic Excellence, World Bank, 2011.
Reuters’in sıralaması, yayınlanan araştırma ve patentleme faaliyetinin etkilerini göz önüne alarak  dünyanın en yenilikçi 100 üniversitesini ve Avrupa’daki ve Asya’daki en yenilikçi üniversiteleri sıralamaktadır.
Bir üniversite, “dünya üniversite” ligine dahil olduğunda bir dizi avantaj elde edebilir: uluslararası tanınırlık, nüfuz, maddi kazanç, yetenek cezbetme, daha fazla kaynak,  beğeni vb. Böylece, bu statüsü sürdürülebilir olacaktır.
Kaynak: World-Class Universities: Choosing the Path, Marking the Progress, Web of Science, Clarivate Analytics, January 2017.

26 Aralık 2017

Mutlu Yıllar (Happy New Year)!


Yılın bilim görseli: Bir Örümceğin Karın Deseni!

İnanılmaz! Bir ipek böceğinin karın deseni.

spider
Avustralya Maratus "tavuskuşu" örümceğinin kur yapmak için dans ettiğinde açığa çıkardığı  karın bölgesindeki desenin yakın çekimi. Resim: Jurgen Otto

Bilim dünyası biyolojik karmaşıklığı daha iyi anlamak için doğal dünyayı her zaman araştırmıştır. Modern toplum, doğayı her zaman referans alarak insan yapımı araçlar geliştirmiştir. Bilim ve mühendislik alanındaki araştırmacılar farklı organizmaların nasıl hareket ettiğini, işbirliği yaptığını, savaştığını, enerji tükettiğini ve depoladığını, nasıl hayatta kaldıklarını ve çoğaldıklarını hep araştırmışlardır.

spider-1
Habronattus: Sıçrayan örümcek

spider-2
Bir uğur böceğinden daha büyük olmayan bu Avustralya Maratus volans erkek atlama örümcekleri oldukça gösterişli dansçılardır. Dişileri cezbetmek için yüzlerinde ve beden kısımlarında canlı renk desenleri sergilerler.



spider-3
Avustralya Maratus’u gibi sıçrayan örümcekler avlarını yakalamaktan ziyade, onları takip edip aniden üzerlerine atlarlar. Örümceğin ipeği avlanmada önemli bir rol oynamaktadır. Çoğu zaman, avın üstüne atlanırken kendilerini demirlemek için ipek ipliklerinden yararlanırlar.


spider-4
Örümcekler insanlar tarafından onlara karşı yapılan mücadelelere karşı yeni yollar keşfederler. Böcekler ABD tarımının her yıl yüzde 25'ini yok ediyor ve ülkede her yıl püskürtülen 1 milyar pound'dan fazla kimyasal zararlı böcek ilacı için giderek daha fazla direnç kazanmış durumda. Bazı örümceklerin zehiri, insanlar için güvenli ve çevre dostu bir çözüm sunabilir.

spider-5
Sıçrayan örümceklerin 8 gözü vardır. İkisi öndeki esas gözler iken, altısı yüzlerinin yan tarafında bulunur. Bilim adamları bu örümceklerin beyinlerinin sekiz gözden gelen bilgiyi nasıl işlediklerini anlamak için onların sinir devrelerini inceliyorlar. Bulguların bir gün insan uygulamaları olabilir. Örneğin, bir nöronun (sinir hücresi) diğer nöronlarla nasıl birlikte ve eşzamanlı çalıştıklarını anlayabiliriz.

Kaynak: Science 360 News, Discover Magazine

2017’de Bilim Dünyası ve Buluşları

Aşağıda bilim dünyasının iki “Top” dergisine göre bu yılın “Breakthroughs” yani “Çığır Açıcı Buluşlar”ı var. Bir fikir vermesi için bu iki derginin neden “Top” olarak kabul edildiğine bir bakalım: Nature ve ScienceDilimize çevirirsek bu bu iki derginin adı “Doğa” ve “Bilim
Bilim camiasının araştırma sonuçlarını yayımladıkları yaklaşık 15,000 dergi var. Bunların % nerede ise 99’unun Etki Değeri (Impact Factor) 0 ila 10 arasında.  Ancak, bu iki derginin Etki değerleri 30 ila 40 arasında.
Science daha çok Fizik ağırlıklı, Nature ise daha çok Biyoloji ağırlıklı makaleler yayınlıyor. Ancak, bu iki dergide birçok farklı konuda da (sosyal bilimler, arkeoloji, linguistik ve daha birçok alan) yayınlar yapılıyor.
Bu iki dergi hakkında diğer ilginç bir şey Noel hariç her hafta çıkıyor olmaları. Yani yılda 55 sayı! Halbuki diğer dergiler genel olarak aylık veya 2, 3 veya 4 ayda bir yayımlanıyorlar.
Bilimdeki büyük buluşlar ve diğer dergilerin cesaret edemediği radikal bilimsel hipotezler de bu dergilerde yayımlanabiliyor.
Bu ünlü dergilerde yayın yapmanın dayanılmaz cazibesi, bazı bilim insanlarının olamayan şeyleri varmış gibi gösteren  bilimsel çarpıtmalara dayalı  yayınlara da zorlamıyor değil. Dolayısı ile, bilim dünyasının “kıblesi” gibi görülen bu iki dergi, aynı zaman bazı makalelerin bilimsel sahtekarlıktan geri çekildiği (retraction) kötü üne de sahipler…
her ne ise …
Bu dergiler tarafından seçilen “Yılın Buluşların”a geçelim (Yorumlar bana aittir!).
Önce Science‘in “Breakthroughs”ları …
1. Kozmik Birleşme
bea49-img_2998
İki nötron yıldızının birleşmesi 17 Ağustos’ta binlerce gözlemciyi ve dünyanın dört bir yanındaki bilim insanlarını büyüledi: Yaklaşık yüz otuz milyon ışık yılı uzaklıktaki iki nötron yıldızının muazzam bir patlama ile birbirlerine sarmalanması, gama ışını dedektörlerinden telsiz teleskoplarına kadar bir seri araçla belirlendi. Patlama, birkaç kilit astrofizik teoriyi doğruladı. Birçok ağır elementin bir doğum yerinin olduğunu ortaya koydu. Ve genel görelilik teorisini daha önce hiç olmadığı gibi test etti.
Yorum: Dediğim gibi. Science fizik alanını çok seven bir dergi. Dolayısı ile yılın buluşunu bu alandan seçmesi sürpriz değil! Elde edilen veriler ve insan hayal gücü ile oluşturulmuş henüz çok spekülatif bir şey! Bir süre sonra yanlışlanırsa şaşırmayacağım… Ancak Nobel Ödülleri verildi bile!
2. Atomik seviyede hayat
A composite cryo-EM image shows increasing resolution from left to right.
Dondurmaya dayalı elektron mikroskopu (bu yılın Nobel Kimya Ödülünü aldı), yani cryo-EM molekülleri suda hareketsiz halde tutmak için sıvı etan kullanır. Araştırmacılar daha sonra onları bir elektron mikroskopu altında görüntüler ve görüntüleri sıralamak ve verileri tutarlı bir yapıya toplayabilmek için bilgisayar programları kullanırlar. Yapısal biyolojinin altın standardı olan x-ışını kristalografisinin aksine, cryo-EM hedef moleküllerin kristalleştirilmesini gerektirmez. Tekniğin kökleri yıllar öncesine dayanıyor.
Yorum: Morfoloji yani yapı her zaman işlevi tam açıklamaz. Ancak, kristalografi gibi zor ve zahmetli bir işi daha pratik hale getiren bir teknoloji…
3. Homo sapiens ‘in daha derine uzanan kökleri
An image shows a computer reconstruction of a fossil human skull.
Fas’ta bir mağaradan bulunan insan kafatası, türümüz Homo sapiens‘in fosil kayıtlarını geriye itti ve bu yıl modern insanın kökeni çalışmalarına enerji verdi. Kafatası Etiyopya’daki fosillerden yaklaşık 100.000 yıl daha yaşlı.
Yorum: Şayet böyle ise, bizim gibi olan ilk insan Doğu Afrika’da değil, Kuzey Afrika’da yaşadı.
4. Nokta atışı hassasiyete sahip gen düzeltme
An image shows letters representing DNA and RNA bases.
60.000’den fazla genetik yanlışlık insan hastalıklarıyla bağlantılı. Bunların yaklaşık 35.000’ine küçük hatalar sebep oluyor: genomda belirli bir noktada sadece bir DNA mektubunda bir değişiklik. Bu yıl, araştırmacılar böyle nokta mutasyonlarını düzeltmek için baz bir metot geliştirdi. Bu baz (DNA ve RNA’nın harfleri) düzenleme 2012’de güçlü bir laboratuar aracı olarak keşfedilen “moleküler makaslar” olan CRISPR-Cas sistemini kullanmakta.
Yorum: gerçekten de “nokta atışı veya vuruşu hassasiyette” mümkün olursa, birçok hastalığı embriyonik hücrelerden dolayısı ile doğacak bireyden silebiliriz… Bu çalışma ile, Aziz Sancar’ın yıllar önce keşfettiği ve bunun için Nobel Ödülü aldığı DNA tamir mekanizmasını kendimiz tüpte hücrelerimize uygulayabiliriz. Ancak, bunu sadece erken embriyonik safhada (yani hücreler heniz farklılaşmadan) yaparsak bir değeri olur. bebek oluşmaya bir başlayınca, bunun hiç bir uygulaması kalmaz…
Ayrıca, bu konudaki yazılarımı buradaburada ve burada okuyabilirsiniz…
5. Geniş yelpazeli bir kanser ilacı: Pembrolizumab (veya diğer ismi ile Keytruda)
An image shows colon cancer cells.
İlaç melanoma ve bir seri tümör tipinin tedavisi için zaten onaylanmıştı. Gelişmiş tüm solid tümörler için reçetelendirilebiliyor. Ancak bir şartla: Kanser hücreleri “uyuşmazlık tamir eksikliği” yada İngilizce adı ile “mismatch repair deficiency” taşımalıdır. Bir “bağışıklık kontrol noktası inhibitörü” olan bu ilaç bu tür tamir eksikliği olan tümörleri eritiyor ya da en kötü ihtimalle onların ilerlemesini durduruyor.
Yorum: “Bin bir yüzlü” kanser yine bir yolunu bulur.
6.  2.7 milyon yıl önce dünyamızın atmosferi
An image shows ancient ice cores.
Araştırmacılar 2.7 milyon yıl önce donan Antarktika bir buzulu keşfettiler. Bu, önceki herhangi bir buz örneğinden 1.7 milyon yıl daha eski. Dolayısı ile gezegenmiz iklim tarihi 1 milyon yıl daha geriye giderek anlayabileceğiz.
Yorum: son 100 yılda 1 milyon yıla eşdeğer bir atmosferik bozulmayı nasıl sağlamışız belki daha iyi anlarız…
7. Gen tedavisi zaferi
Araştırmacılar ölümcül kalıtsal bir kas-sinir hastalıkla doğan bebeklerin hayatlarını kurtardıklarını bildirdiler. Burada ana araç, gen terapisinde hedef hücrelere genlerin aktarılması için yaygın olarak kullanılan adeno-ilişkili virüs (AAV) adı verilen zararsız bir virüstür. Omur nöronlarına eksik bir gen bu yöntemle eklenmiştir. By yapılmasaydı bebekler 2 yaşından önce öleceklerdi. Araştırma, aynı zamanda daha kapsamlı bir kilometre taşına da işaret ediyor: beyne ve omuriliğe kan yoluyla taşınan patojenlerden ve toksinlerden koruyan zarın bir ötesine bu yeni geni aktarmış oldu. Bu özellik, diğer sinir hasarı hastalıklarında tedavi için gen terapisini kullanma kapısını açabilir.
Yorum: Gen tedavileri henüz emekleme aşamasında ve bir ton bilinmeyen var. Hem hastalıklar hem de kişiye özgü yönler. Kliniğe gelmesi ve yaygın kullanımı zaman alacaktır.
Kaynak: Science
Şimdi de Nature dergisinin 2017 “Breakthroughs”ları…

Henüz yayımlanmadı! Yayımlanınca burada olacaklar…